Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/10140 E. 2023/1013 K. 14.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/10140
KARAR NO : 2023/1013
KARAR TARİHİ : 14.03.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1676 E., 2022/1665 K.
DAVALILAR : … vekili Av. …, 2-…
DAVA TARİHİ : 01.02.2021
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/630 E., 2022/272 K.

Taraflar arasındaki kadın tarafından açılan evlenmeden önceki soyadının kullanımına izin davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; evlendiğinde kanun gereği davalının soyadını aldığı, 10 yıldır kamu görevlisi olarak çalıştığı, her ortamda kızlık soyadı ile anılmaya devam ettiği, davalı ile aralarında devam eden boşanma davasının bulunduğu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararları dikkate alınarak evlilik ile edindiği soyadının iptaline, kızlık soyadının kullanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; evlenirken kendi soyadını alma imkanı varken bu hakkını kullanmadığı, davacı ile resmi olarak evliliklerinin devam ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın Nüfus Hizmetleri Kanunundan değil 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 187 nci maddesi uygulamasından kaynaklanan bir dava olduğu, 4721 sayılı Kanun’un 187 nci maddesi davacının bu hakkını kullanmasına engel olduğu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS), Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi ve bunlara bağlı ek protokoller kadının soyadını seçme hakkını bir temel hak olarak belirlendiği, üye devletlerin kadının bu hakkını kullanmasına olanak sağlamayı taahhüt ettiklerini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin taraf olduğu sözleşme ile tanınan hakları kullanmasının tamamıyla davacının tercihinde olduğu, Devletimizin de bu sözleşmeleri tanımak ve yürürlüğe sokmak iradesiyle ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’sının (AY) 90 ıncı maddesinde yapılan değişiklikle davacının bu hakkını kullanmayı korumayı taahhüt ettiğini, somut olayda davacının, kamu görevlisi olduğunu, mesleki bakımından tanınabilirliği nedeniyle evlendikten sonra da önceki soyadını kullanmakta hukuki yararı olduğunu, davalı ile aralarında boşanma davası bulunduğunu, boşanma davasının reddedildiğini ve fakat kararın henüz kesinleşmediğini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tanıdığı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi, bunlara bağlı protokol ve tavsiye kararları hükümleri ile de davacının evlendikten sonra önceki soyadını kullanma hakkının korunduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, soyadının “ŞANLI” ile değiştirilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının beyanlarının soyut olduğunu, davanın ispat edilemediğini, tanık gösterilmeden davacı tarafından açılan boşanma davasının reddedildiğini belirterek verilen kararın kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının evlilik birliği içinde sadece evlenmeden önceki soyismini kullanmak istemesinin AİHS’nin 8 inci maddesi ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’sının 17 nci maddeleri kapsamında bir insan hakkı olduğu ve aksi düşüncenin AİHS’nin 14 üncü maddesine aykırılık teşkil edeceği, davacının evlenmeden önceki soyismini kullanmak istemesi için haklı bir gerekçesinin bulunmasına ihtiyaç bulunmadığı ve bu hali ile İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; davacının beyanlarının soyut olduğunu, davanın ispat edilemediğini, tanık gösterilmediğini, kadının daha önce birden çok evlilik yaptığını ve hiç birinde kızlık soyadını kullanmadığını dolayısıyla kızlık soyadı ile tanınırlığı iddiasını ispatlayamadığı, dayanak olarak alınan Yargıtay Genel Kurul’unun kararının ise başka hiç bir davada emsal olmadığı dolayısıyla sadece o dosya için bağlayıcı olacağı, yürürlükte olan kanun hükümlerine göre de kadının erkeğin soyadını alması gerektiği, medeni kanunda usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan evlenmeden önceki soyadının kullanımına izin davasında kabul kararının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 187 nci, AY’nın 10 uncu maddesi, 17 nci maddesi, 41 inci maddesi ve 90 ıncı maddesi, AİHS’nin 8 inci ve 14 üncü maddeleri, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi hükümleri, 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı … vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı erkek vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.