Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2022/10050 E. 2023/550 K. 09.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/10050
KARAR NO : 2023/550
KARAR TARİHİ : 09.02.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı -karşı davacı erkek vekili tarafından; kendi davasının reddi, kusur belirlemesi, nafakalar, aleyhine hükmedilen maddî tazminat ve velâyet düzenlemesi yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı kadın tarafından; reddedilen yoksulluk nafakası talebi yönünden, davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından ise; kadının davasının kabulü, kendi davasının reddi, kusur belirlemesi, nafakalar, aleyhine hükmedilen maddî tazminat ve velâyet düzenlemesi yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

İlk Derece Mahkemesince, “kadının davasının kabulüne” ilişkin olarak verilen hüküm taraflarca istinaf edilmeyerek kesinleşmiştir. Bu nedenle davalı-karşı davacı erkek vekilinin, istinaf edilmeyerek kesinleşen bu yöne ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Her iki taraf vekilinin, reddedilen yön (kadının davasının kabulü) dışındaki temyiz itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava ve cevaba cevap (karşı davaya cevap) dilekçelerinde özetle; davalının müvekkilinin hiçbir sorunu ile ilgilenmediğini, ekmek parası dışında para vermediğini, öfke kontrolü bulunmadığını, elindeki eşyaları müvekkiline fırlattığını, bıçakla boğazını kesmeye çalıştığını, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını, müvekkiline sözlü ve fiziki şiddet uyguladığını belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, velâyetlerini istediği müşterek çocuklar lehine ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL tedbir/iştirak nafakasına, müvekkili lehine aylık 1.500,00 TL tedbir/yoksulluk nafakasına ve 100.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının iddialarının doğru olmadığını, kadının müvekkiline haber vermeden babasının yanına gittiğini, temizliğe gitmemesi konusunda kendisini ikaz eden müvekkilime ”sen buna karışamazsın” dediğini, sürekli müvekkiline ”sen kimsin, sen erkek misin, sen bana karışamazsın, sende kendini adam mı sanıyorsun, senin psikolojin bozuk” şeklinde cümleler kurduğunu, tarafların 6-7 aydır karı-koca ilişkisinde bulunmadıklarını, ayrı odalarda yattıklarını, müvekkilinin sadakat yükümlülüğüne aykırı hareket etmediğini belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müşterek çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine, müvekkili lehine 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve karşı dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davalı erkeğin eşi ile ilgilenmediği, evin ve çocukların ihtayaçlarını karşılamadığı, birliğin sarsılmasında tam kusurlu olduğu, idrak çağındaki müşterek çocuk …’in isteği, fiilen anne tarafından bakılıyor olması ve sosyal inceleme raporu doğrultusunda velâyetinin anneye verilmesi gerektiği belirtilerek asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müşterek çocuk …’in velâyetinin anneye verilmesine, baba ile arasında kişisel ilişki tesisine, çocuk Musa on sekiz yaşını doldurduğundan velâyet ve iştirak nafakası talebinin reddine, velâyeti anneye verilen çocuk … için aylık 200,00 TL tedbir ve 500,00 TL iştirak nafakasına, kadın için aylık 350,00 TL tedbir ve 500,00 TL yoksulluk nafakasına, boşanmaya sebebiyet veren olayda ağır ya da eşit kusurlu olmayan, boşanmakla en azından eşinin maddî desteğini yitiren, mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenen kadın için 20.000,00 TL maddî tazminata, kadının manevî tazminat talebinin reddine, erkeğin karşı davasının ise tam kusurlu olup kadının kusurunun ispatlanamaması nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı -karşı davacı erkek vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı -karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanma hükmünü istinaf etmediklerini, müşterek çocuk …’in müvekkil ve müvekkilin ailesi ile kaldığını beyanla; karşı davasının reddi, kusur belirlemesi, nafakalar, aleyhine hükmedilen maddî tazminat ve velâyet düzenlemesi yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı kadının asgari ücretle çalıştığı, kira giderinin bulunmadığı, davalı erkeğin de asgari ücretle çalıştığı ve kira giderinin bulunmadığı, tarafların gelirlerinin birbirine denk olduğu, bu sebeple kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin isabetsiz olduğu, İlk Derece Mahkemesi kararının diğer yönlerden usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle; erkeğin, kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakasına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile yoksulluk nafakası yönünden yeniden hüküm kurulmak suretiyle kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, erkeğin sair yönlere ilişkin istinaf istemlerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekilince temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı -karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin sürekli bir işi, geliri ve gelir getiren malvarlığının olmadığını, müvekkilinin kız kardeşinin evinde sürekli olarak kira ödemeden oturmasının düşünülemeyeceğini beyanla, reddedilen yoksulluk nafakası talebi yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Davalı -karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; müşterek çocuk …’in müvekkil ve müvekkilin ailesi ile kaldığını, bu nedenle velâyetin anneye verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla; kendi davasının reddi, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen maddî tazminat ve velâyet düzenlemesi yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.

C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve hukuki nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davalarında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, karşı davanın kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, kusur belirlemesinin ve velâyet düzenlemesinin yerinde olup olmadığı, kadın yararına maddî tazminat ve yoksulluk nafakası şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 inci maddesi, 336 ncı maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 inci ve 51 inci maddesi; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri.

3.Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-karşı davacı erkek vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Davacı -karşı davalı kadının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Yoksulluk nafakası talebinin kabul edilebilmesi için nafaka alacaklısının boşanma yüzünden yoksulluğa düştüğünün belirlenmesi gerekir. İlk derece mahkemesince davacı kadın hakkında yapılan ekonomik ve sosyal durum araştırma tutanağında davacı kadının ev hanımı olduğu, kız kardeşine ait evde çocuklarıyla beraber kaldığı, kira ödemediği, gelirinin ve malvarlığının bulunmadığı bildirilmiştir. Davacı kadın dosya içerisinde yer alan sosyal inceleme raporunda uzmana verdiği beyanda ise, özel bir okulda kantin görevlisi olarak çalıştığını, asgari ücret düzeyinde gelir elde ettiğini, ailesinin ve yurt dışındaki ablasının da kendisine maddî destek sağladığını söylemiş, kadının kendi gösterdiği tanıklar da duruşmada kadının çalıştığını beyan etmişlerdir. O halde, Bölge Adliye Mahkemesince, davacı -karşı davacı kadının usulünce ekonomik ve sosyal durumunun araştırılıp, halen çalışıp çalışmadığı, sürekli ve düzenli gelirinin bulunup bulunmadığı, işten ayrılmış ise haklı nedenlerle ayrılıp ayrılmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşüp düşmeyeceği hususlarının belirlenmesi ve davalı -karşı davacı erkeğin de malvarlığının olmayıp asgari ücret seviyesinin biraz üzerinde gelirinin bulunduğu da göz önüne alınarak gerçekleşecek sonucuna göre davacı -karşı davalı kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesi gerekirken, bu konuda eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı-karşı davacı erkek vekilinin kadının davasının kabulüne yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2. Her iki taraf vekilinin diğer hususlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

a)Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadının reddedilen yoksulluk nafakası talebi yönünden BOZULMASINA,

b)Davalı -karşı davacı erkek vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz eden …’e yükletilmesine,

İstek halinde temyiz peşin harcının yatıran …’ye geri verilmesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.