YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/10043
KARAR NO : 2023/746
KARAR TARİHİ : 23.02.2023
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, davacı erkek yargılama aşamalarında 4721 sayılı Türk medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 174 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca maddî tazminat talebinde bulunmamış olup, bu hususta istinaf kanun yoluna da başvurmamıştır. O halde istinaf konusu edilmeyen maddî tazminat talebine ilişkin temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacının maddî tazminat talebine yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Taraf vekillerinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; davalı kadının sürekli hakaret ettiğini, sürekli tehdit ettiğini, 07.07.2018 tarihinde sinir krizi geçirerek kapıları, pencereleri çarparak, bağırarak mutfaktan ekmek bıçağını alarak kendine saplamaya çalıştığını, kendimi bıçaklayacağım, suçu sana atacağım dediğini, saldırarak erkeğin boğazında kızarıklıklar oluşmasına sebep olduğunu, yine aynı tarihte habersiz evden dışarı çıkarak saatlerce eve dönmediğini ve ailesinin baskısı nedeniyle erkekten şikayetçi olduğunu, ertesi gün kadın ve ailesinin ortak evin camını kırdığını, ateş açıp ağır hakaret ve tehditlerde bulunduğunu, kadının ailesinin kadını başka biriyle evlenmesi konusunda baskı yaptıklarını, ara ara Ersin beni bu halimle bile alır, çocuğum olsa bile alır diyerek erkeği kışkırttığını, erkeğin göğsüne her tartışmada vurduğunu, ailesinin baskısı yüzünden evi terk ettiğini iddia ederek 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, 20.000,00 TL manevî tazminata, 1.300,00 TL değerindeki yüzüklerin tarafına iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap ve ikinci cevap dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu savunarak davanın reddini istemiş, davacı erkeğin, ailesiyle görüşmesine engel olduğunu, telefonu elinden aldığını ve sosyal medya kullanımını kısıtladığını, dışarıya çıkmasına engel olduğunu ve eve hapsettiğini, sürekli şiddet uyguladığını, kadının annesine hakaret ettiğini, hamile kalmama konusunda ilaç kullanmaya zorladığını, eşyaları almaya gittiğinde düşmanca muamele ederek kapıyı açmadığını, bağımsız ev temin etmediğini, karı koca arasındaki ilişkileri izinsiz kayda aldığını, sürekli hakaret ettiğini, baskı yaptığını iddia ederek boşanmaya karar verilmesi halinde 1.000,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasına, kadın için 10.000,00 TL manevî tazminata, kadın için mehir ve evlenmede takılacağı bildirilen 5 altın bilezik, alyans ve takılar karşılığı 20.000,00 TL maddî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 19.06.2019 tarih 2018/322 Esas- 2019/407 Karar sayılı kararı ile davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanmalarına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili kusur belirlemesi, erkek lehine tedbir-yoksulluk nafakası verilmemesi, erkek lehine verilen manevî tazminat miktarı, erkek lehine maddî tazminat verilmemesi, davalı kadın vekili tarafından ise, kusur belirlemesi, kadın lehine tedbir nafakası konusunda hüküm tesis edilmemesini, kadın lehine maddî-manevî tazminat verilmemesi yönlerinden istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 17.12.2019 tarih ve 2019/1239 Esas-2019/1355 Karar sayılı kararı ile boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı kadının kusurlarının istinaf denetimine elverişli olacak şekilde belirtilmediği, gerekçe gösterilmeksizin karar verilemeyeceği, davalı kadının tedbir-yoksulluk nafakaları, maddî-manevî tazminat talepleri konularında olumlu ya da olumsuz herhangi bir karar verilmediği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı kadının davacıyla ailesinden habersiz olarak evlenmek için …’dan …’ya geldiği ancak evlendikten çok kısa bir süre sonra tekrar ailesinin yanına dönmek istediği, tarafların davacı tarafın ailesi ile aynı bahçe içerisinde ancak müstakil evlerde yaşadıkları, davalı tarafın kendi ailesi ile onların rızası olmaksızın evlendiği için görüşemediği, davacı ve ailesine sinir krizleri geçirdiği esnada bu evi başınıza yıkacağım dediği, davacıya ailesinin yanında köpek diyerek hakaret ettiği, evlendikten sonra ailesinin yanına gitmek istediğini beyan ederek aslında davacıdan ayrılma iradesini ortaya koyduğu, davalı tarafın ailesinin davacı tarafın evine gelerek davacı ve ailesine hakaret ve tehditlerde bulunarak evini taşladığı, davacı ve ailesine yönelik neredesiniz lan kancıklar, geldik dışarıya çıkın, …’yi öldüreceğiz, keseceğiz, ölümlerden ölüm beğensin, sülalenize suyu salacağız, namus meselesi, biz burayı yıkarız, dökeriz, öldürürüz, buraya elli araba yıkarız şeklinde hakaret ve tehdit içeren sözler sarfettikleri ve bu hususların tanık beyanları ile sabit olduğu, davalı kadının davacı erkeğe kusur olarak atfettiği kendisine şiddet uyguladığı, kendisini tanımadığı ortamda yalnız bıraktığı, gezmeye götürmediği, eve hapsettiği, özgürlüğünü kısıtladığı, kendisini doğum kontrol ilacı içmeye zorladığı yönündeki iddialarını destekler nitelikte dosyada herhangi bir tanık beyanı olmadığı, şiddet ve diğer iddialarının ispatlanamadığı, ancak davacı erkeğin kadının ailesi ile görüşmek istemediği ve evlendikten sonra el öpmek ve barışmak amacıyla onları ziyarete gitmek istemediği bu haliyle kusurlu olduğu, ancak davalı kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacıya nazaran ağır kusurlu olduğu, alyansın kadına özgü ziynet eşyası olduğu gerekçesi ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince boşanmalarına, erkek yararına 7.000,00 TL manevî tazminata, kadının nafaka ve tazminat taleplerinin reddine, erkeğin 1.300,00 TL değerindeki yüzüğün iade talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı erkek, kusur belirlemesi, erkek yararına tedbir-yoksulluk nafakası verilmemesi, manevî tazminat miktarı, yüzük bedeli verilmemesi yönlerinden istinaf etmiştir.
2. Davalı kadın vekili yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, erkek yararına hükmedilen manevî tazminat, kadın yararına tedbir-yoksulluk nafakası ve maddî-manevî tazminat verilmemesi, erkek yararına vekâlet ücreti ve yargılama gideri verilmesi, yüzük talebi reddedildiği halde kadın lehine vekâlet ücreti verilmemesi yönlerinden istinaf etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflara verilen kusurların sabit olduğu, tarafların başkaca kusurlarının ispatlanamadığı, davalı kadın için tedbir nafakası verilmemesinin hatalı olduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının ağır kusurlu olduğu anlaşıldığından yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik olmadığı, erkeğin arkadaşı vasıtasıyla takı tasarımı üzerine internetten satış yaptığı, kadının ise ev hanımı olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları karşısında erkek için tedbir nafakası verilmemesinin doğru olduğu, erkeğin dilekçeler aşamasında yoksulluk nafakası talebi olmadığı, istinaf dilekçelerinde yoksulluk nafakası talebinde bulunduğu, bu nedenle erkeğin yoksulluk nafakası talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, evlilikte geçen süre, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, verilen kusurların karşı tarafın kişilik haklarını zedelemesi, paranın alım gücü karşısında erkek lehine manevî tazminat verilmesinin doğru olduğu, miktarlarının da yerinde olduğu gerekçesi ile tarafların istinaf başvurularının kısmen kabulüne, erkeğin yoksulluk nafakası talebi ile kadının maddî tazminat talepleri konusunda karar verilmesine yer olmadığına kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir nafakasına, kadın vekili yararına yüzük bedelinin tahsili talebinin reddedilmesi sebebi ile vekâlet ücretine, tarafların diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı erkek vekili, mahkemece müvekkiline kusur yüklenmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, tarafların zaten kaçarak evlendiklerini, kaçmalarının hemen ardından müvekkilini tehdit eden kadının ailesinin yanına gidemeyeceğini, tanık beyanları ile davalı kadının ailesi ile kendisinin görüşmediğinin de sabit olduğunu, evlenmek için çok fazla masraf yapıp, maddî zararının olduğunu, müvekkilinin babasını tanık olarak dinleteceklerini ancak yaşananların verdiği üzüntüyle müvekkilinin babasının vefat ettiğini, bu durumun da ayrıca müvekkilini derinden üzdüğünü, müvekkilinin geliri olmadığı için müvekkili yararına tedbir ve yoksulluk nafakalarına hükmedilmesi gerektiğini, kadın yararına tedbir nafakası ödenmesi koşulları oluşmadığını, manevî tazminat miktarının yetersiz olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, manevî tazminatın miktarı, erkek yararına maddî tazminata ve nafakaya hükmedilmemesi, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma istemine ilişkin olup, uyuşmazlık, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda hangi tarafın kusurlu olduğu, maddî tazminat ve nafaka koşullarının oluşup oluşmadığı, manevî tazminat miktarının az olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesi, 370 inci ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı erkek vekilinin maddî tazminata yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2.Davacı erkek vekilinin diğer hususlara yönelik temyizinin incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.