Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2019/2900 E. 2019/8223 K. 04.07.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/2900
KARAR NO : 2019/8223
KARAR TARİHİ : 04.07.2019

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Boşanma

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı erkek anlaşmalı boşanma (TMK m. 166/1) hukuki sebebine dayanarak boşanma davası açmış, tarafların 03.10.2018 tarihli celsede anlaşmalı olarak boşanmak istediklerini belirtmeleri üzerine mahkemece tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına (TMK m. 166/3) karar verilmiş, hükme yönelik davalı kadın tarafından istinaf talebinde bulunulmuş, bölge adliye mahkemesi tarafından davalı kadının istinaf talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve dosyanın HMK m. 353/l-a-6 uyarınca çekişmeliye dönüşen boşanma davası hakkında hüküm kurulmak üzere yerel mahkemesine iadesine karar verilmiş, davacı erkek tarafından temyiz talebinde bulunulmuştur. Bölge adliye mahkemesi tarafından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/l-a-6 maddesi gereğince verilen kararlar kesin niteliktedir. Bu sebeple temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen sebeple temyiz dilekçesinin REDDİNE, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, oyçokluğuyla karar verildi.

(Muhalif)

KARŞI OY YAZISI

Davacı tarafından açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda, ilk derece mahkemesince evliliğin bir yıldan fazla sürmesi ve tarafların boşanma ve fer’ileri konusunda anlaşmaları sebebiyle Türk Medeni Kanunu’nun 166/3. maddesi uyarınca boşanmalarına karar verilmiş, verilen karar davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince “Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar, eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmadığı, bu halde anlaşmalı boşanma davasının “Çekişmeli boşanma” (TMK’nm 166/1-2) olarak görülmesi gerektiği, mahkemece ön inceleme yapılarak tahkikata geçildikten sonra usulüne uygun şekilde gösterilen deliller toplanarak gerçekleşecek sonuç uyarınca karar verilmesi “ gerektiğinden bahisle davacının istinaf başvurusu kabul edilerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine “Gönderilmesine” karar verilmiş, bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen iş bu karar taraflarca temyiz edilmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353. maddesinde bölge adliye mahkemesince duruşma yapılmadan kesin olarak verilecek kararlar şu şekilde belirtilmiştir.
madde 353-(l)“ Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa
а)Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir.
1) Davaya bakması yasak olan hâkimin karar vermiş olması.
2) İleri sürülen haklı ret talebine rağmen reddedilen hâkimin davaya bakmış olması.
3) Mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması (…) (1).
4) Diğer dava şartlarına aykırılık bulunması.
5)Mahkemece usule aykırı olarak davanın veya karşı davanın açılmamış sayılmasına, davaların birleştirilmesine veya ayrılmasına, (…) (1) karar verilmiş olması. (1)
6)Mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmesi olması” şeklinde düzenlenmiştir.
Bir mahkeme kararına karşı yasa yolu ancak kanunla kapatılır. Gerek gönderme kararı veren bölge adliye mahkemesi ilgili dairesi ve gerekse Yargıtay Yüksek 2. Hukuk Dairesinin sayın çoğunluğu HMK’nın 353/l-a-6 fıkrasına istinaden gönderme kararı verildiği kanaati ile, verilen kararın kesin olduğunu belirtmektedir. Somut olayda dava, anlaşmalı boşanma (Türk Medeni Kanunu 166/3) davasıdır. Evlilik bir yıldan fazla sürmüş, taraflar boşanma ve fer’ileri konusunda anlaşmış, ilk derece mahkemesince de anlaşma uygun bulunarak tarafların Türk Medeni Kanunu’nun 166/3 maddesi uyarınca boşanmalarına karar vermiş; işbu kararı istinaf yoluna götürülmesi sonucu “Anlaşmanın bozulduğu”ndan bahisle dosyanın ilk derece mahkemesine “Gönderilmesine” karar verilmiştir. Bu aşamada tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri herhangi bir delil bulunmadığı için delillerin toplanması ve değerlendirilmesi durumu da söz konusu değildir.
Bu itibarla yukarıda belirtilen gönderme kararı HMK 353/l-a-6 maddesine istinaden verilmiş bir gönderme kararı değildir. HMK 353/1-a maddesinde bölge adliye mahkemesinin ilk derece mahkemelerine dosyayı gönderme sebepleri tahdidi (Sınırlı) olarak sayılmış ve sadece bu durumlarda verilecek gönderme kararının kesin olduğu ifade edilmiş olup; anlaşmalı boşanma davasının çekişmeli boşanma davasına dönüştürülmesi hususu kanunda sayılan işbu geri gönderme sebepleri arasında bulunmamaktadır. HMK’nın 353/l-a/6. fıkrası çekişmeli davada tarafların gösterdikleri delillerin hiç toplanmaması veya gösterilen delillerin hiç değerlendirilmemesi durumuna münhasırdır. Somut olayda ise; karar, Türk Medeni Kanunu’nun 166/3 maddesine dayanılarak açılmış “anlaşmalı boşanma” davasına ilişkindir. Burada tarafların gösterdiği bir delil yoktur ki toplansın ve/veya değerlendirilsin. O halde burada verilen “gönderme kararı”nm niteliği HMK’nın 353/la-6 fıkrasında öngörülen gönderme kararından farklıdır. Şöyle ki; anlaşmalı boşanma davasında verilen kararın boşanma ve fer’ileri yönünden yasa yoluna götürülmesi durumunda anlaşmanın bozulması ve dosyanın bu nedenle mahkemesine “gönderilmesi” Yargıtay Yüksek 2. Hukuk Dairesinin konuyailişkin içtihadından kaynaklanmakta olup, somut olayda Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili dairesinin “gönderme kararı” da bu içtihada uygun olarak verilmiştir. Buradaki “Gönderme” kararı niteliği itibariyle HMK’nın 353/1 -a6 maddesinde gerekçelendirilen “gönderme kararı” ile ilgisiz olup; Yargıtay İçtihadına dayalı olarak verilen bir karar olduğundan bölge adliye mahkemesi bu kararına karşı temyiz yolunun kapalı olması düşünülemez. Hâl böyle iken bölge adliye mahkemesince bu yönde verilen “gönderme kararının” kesin olarak nitelendirilip temyiz yasa yolunun kapatılması doğru değildir. Temyiz isteminin incelenmesi ve anlaşmanın bozulup bozulmadığının denetlenmesi gerektiği düşüncesi ile sayın çoğunluğun temyiz isteğinin reddi kararma katılmıyorum.