Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2018/7685 E. 2019/47 K. 14.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/7685
KARAR NO : 2019/47
KARAR TARİHİ : 14.01.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
DAVACI-DAVALI : …
DAVALI-DAVACI : …
DAVA TÜRÜ :Karşılıklı Boşanma

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar ve velayet yönünden; davalı-davacı kadın tarafından ise tazminat ve nafaka miktarları, vekalet ücreti, yargılama giderleri ve çocuklarla baba arasında kurulan kişisel ilişki yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1- Mahkemece davacı-davalı erkek tarafından açılan boşanma davasının kabulüne karar verilmiş ise de, toplanan delillerden davalı-davacı kadına yönelik tanık ifadeleri soyut olup, kusur belirlemesine esas alınamayacağı, davacı-davalı erkeğin boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda tam kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Açıklanan sebeplerle, davacı-davalı erkeğin boşanma davasının reddi gerekirken, kabulü doğru görülmemiştir. Ne var ki, hükmün bu bölümü temyizin kapsamı dışında bırakıldığından bu husus bozma sebebi yapılmamış, tenkit edilmekle yetinilmiştir.
2- Tarafların temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
a) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle mahkemece davacı-davalı erkeğe yüklenen kusurlu davranışların yanı sıra davacı-davalı erkeğin, davalı-davacı kadını tehdit ettiği, kadının maaş kartını kullanıp kadını baskı altında tuttuğu ve küfür ettiği böylece boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğunun ve ortak çocuk Şevval’in 01.01.2001 doğumlu olup inceleme sırasında ergin olduğunun anlaşılmasına göre davacı-davalı erkeğin tüm, davalı-davacı kadının aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
b) Mahkemece, velayetleri anneye bırakılan ortak çocuklar ile davacı-davalı baba arasında “Aynı şehirde ikamet etmeleri hali” ve “Farklı şehirde ikamet etmeleri hali” için ayrı ayrı kişisel ilişki düzenlenmiştir. Taraflarca özellikle bu konuda bir talep olmadığı halde, günümüz ulaşım koşulları da dikkate alındığında kişisel ilişki tesis edilirken, aynı yer-farklı yer ayrımı yapılması doğru olmamıştır. Ayrıca kişisel ilişkinin cuma gününden başlatılması, dini bayramlarda tüm günleri kapsayacak şekilde kişisel ilişki kurulması, yaz tatilinde kurulan kişisel ilişkinin başlangıç ve bitiş günlerinin belirlenmemesi de hatalı olup, kurulan kişisel ilişki, okul çağında bulunan çocukların eğitim durumunu engelleyici nitelikte olduğu gibi annenin velayet görevini de engelleyici niteliktedir. Bu sebeple velayeti anneye verilen ortak çocuklar ile baba arasında aynı şehir-farklı şehir ayrımına gidilmeksizin daha uygun süreli kişisel ilişki kurulmak üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
c)Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı-davacı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat azdır. Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu’nun 50 ve 51. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK m. 174/1) ve manevi (TMK m. 174/2) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamıştır.
d) Kabule göre de;
Boşanma kararıyla birlikte hüküm altına alınan maddi ve manevi tazminat, boşanma kararının kesinleşmesiyle muaccel hale gelir. Boşanma kararı kesinleşmeden tazminatlar istenebilirlik kazanmaz. Bir alacak muacceliyet kazanmadan da faize hükmedilemez. O halde, boşanma kararıyla birlikte hüküm altına alınan tazminatlara, talep edilmiş olması koşuluyla boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren yasal faize hükmedilir. Bu husus nazara alınmadan hüküm altına alınan maddi ve manevi tazminata dava tarihinden geçerli olacak şekilde faiz yürütülmesine karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2-b ve 2-c bentlerinde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyiz konu diğer bölümlerin ise yukarıda 2-a bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın Hüseyin’e yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna ve 176.60 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıran Seher’e geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 14.01.2019 (Pzt.)