Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2018/6345 E. 2018/14011 K. 04.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/6345
KARAR NO : 2018/14011
KARAR TARİHİ : 04.12.2018

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Mahkemece kısa kararda erkeğin yoksulluk nafakası talebi reddedildiği halde gerekçeli kararın hüküm fıkrasında erkeğin yoksulluk nafakası talebi hakkında hüküm kurulmamış, kısa kararda ortak çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakasına hükmolunduğu halde gerekçeli kararda ortak çocuğa yönelik olarak tedbir ve iştirak nafakası hakkında hüküm kurulmamış, kısa kararda velayeti anneye verilen ortak çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulmadığı halde gerekçeli kararın hüküm fıkrasında çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulmuş, bu suretle kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır. Ayrıca gerekçeli kararın hüküm fıkrasının karşı davaya ilişkin 5.bendinde karşı davada yargılama giderlerinin davalı-karşı davacı kadın üzerinde bırakılmasına, 7. bendinde ise yargılama giderlerinin davacı-karşı davalı erkekten tahsili ile davalı-karşı davacı kadına verilmesine hükmolunarak gerekçeli kararın hüküm fıkrasının kendi içerisinde de çelişki mevcuttur.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 294/3. maddesi uyarınca hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz (HMK 298/2). Buna göre; tefhim edilen hüküm sonucu yanlış da olsa, gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna uygun düzenlenmesi gerekmektedir. Yanlışlık ancak temyiz kanun yoluna başvurulması ve kararın bozulması halinde düzeltilebilir. Tefhim edilen ve duruşma tutanağına geçirilen hüküm sonucu ile gerekçeli karar arasındaki aykırılık diğer yönler incelenmeden tek başına bozma sebebi olur. O halde, mahkemece yapılacak iş; 10.04.1992 tarihli 7/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı gözetilerek yukarıda belirtilen çelişki sebepleri de giderilmek suretiyle yeniden karar oluşturmaktan ibarettir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer bölümlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi. 04.12.2018 (Salı)

KARŞI OY YAZISI

Boşanma davalarına ilişkin kararlarda asıl dava (boşanma) ve ekleri olmak üzere birden fazla hüküm bulunmaktadır. Kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında, hükmün hangi bölümünde çelişki yaratılmış ise sadece o bölüm çelişkiden dolayı bozulabilir. Hükmün bir bölümünde çelişki yaratılması, temyiz edilen ancak çelişki bulunmayan diğer bölümlerine yönelik temyiz incelenmesi yapılmasına engel olamaz. Diğer bir anlatımla, hükmün temyiz edilen bölümlerinden, sadece çelişki yaratılan bölüm veya bölümlerin sırf çelişkiden dolayı bozulması, çelişki yaratılmayan bölüm veya bölümlere yönelik temyiz isteminin ise esastan incelenip karara bağlanması gerekir.
Somut olaydaki mahkeme kararında, boşanma davasının eki (feri) niteliğinde olan tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakaları, kişisel ilişki ve yargılama giderleri yönünden çelişki bulunmaktadır. Hükmün diğer bölümlerinde ve özellikle davanın esasını oluşturan boşanma hükmü yönünden çelişki bulunmamaktadır. O halde, hükmün çelişki bulunan kısımları sadece çelişkiden bozulmalı, hükmün diğer yönlerine ilişkin temyiz istemi esastan incelenmeli ve inceleme sonucunda; bozmayı gerektiren bir durum yoksa bu bölümler onanmalı, bozmayı gerektiren başka bir sebep var ise bu bölümler ancak o sebeple bozulmalıdır.
Hal böyleyken, 10.04.1992 tarihli 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı içerik ve amacından farklı yorumlanarak, hükmün çelişki bulunmayan bölümlerinin de çelişkiden dolayı bozulup temyiz isteminin tümünün esastan incelenmemesi usul ve yasaya uygun değildir.
Yukarıda açıklanan sebeplerle, sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.