Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2018/6156 E. 2018/12789 K. 12.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/6156
KARAR NO : 2018/12789
KARAR TARİHİ : 12.11.2018

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma-Ziynet Alacağı-Velayet

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı erkek tarafından; kadının boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, nafakalar, tazminatlar, velayet, kadının ziynet alacağı davasının kabulü yönünden, davalı-davacı kadın tarafından ise; kusur belirlemesi, nafakaların ve tazminatların miktarı, kişisel ilişki süresi ile ziynet alacağı davasının reddedilen bölümüne yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Mahkemece erkeğin boşanma davası ile kadının birleşen boşanma davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; toplanan delillerden, erkeğin 23.01.2015 tarihinde boşanma davası açtığı, erkeğin boşanma davasından sonra tarafların barışıp evlilik birliğini devam ettirmek maksadıyla bir süre aynı evde birlikte yaşadıkları, sonrasında tartışarak 08.04.2015 tarihinde yeniden ayrı yaşamaya başladıkları ve bu tarihten sonra 30.04.2015 tarihinde kadının birleşen boşanma davasını açtığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında tarafların barışmasına kadar yaşanan olayların her iki tarafça affedildiği en azından hoşgörü ile karşılandığının kabulü gerekir. Durum böyle iken davacı-davalı erkeğin boşanma davasının reddi gerektiği halde kabulüne karar verilmesi doğru değil ise de bu husus davalı-davacı kadın tarafından temyizin kapsamı dışında bırakıldığından bozma sebebi yapılmayıp yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir.
2- Temyiz istemine hasren yapılan incelemeye gelince;
a-Dosyadaki yazıl
b-Mahkemece “Evlilik birliği devam ederken taraflar arasında evliliğin başından itibaren geçimsizlik olduğu davacı kocanın eşini darp ettiği, davalı kadının darp nedeniyle evi terketttiği ancak tarafların yeniden bir araya gelerek barıştıkları, son olayda davacı kocanın eşini yine darp ettiği, davalının da evden ayrıldığı, darp olayının tanık anlatımları ve … … 3.Asliye ceza Mahkemesi kararıyla sabit olduğu, bu haliyle evlilik birliğini temelinden sarsan olaylarda davacı kocanın ağır kusurunun bulunduğu, davalı kadının da çocuğuna gerekli ilgiyi göstermediği ve anne sütünden mahrum bıraktığı, ayrıca kayınvalide ve kayınpederine karşı gerekli saygıyı göstermediği anlaşılmakla koca kadar olmasada evlilik birliğini temelinden sarsan olaylarda kusurlu olduğu, kadının şiddet sonrası anne evine gittikten sonra mektup bırakıp evden ayrılması çaresizlik içinde yapılan bir davranış olduğu değerlendirilerek erkeğin ağır kusurlu olduğu” gerekçesiyle boşanmalarına karar verilmiştir. Toplanan delillerden mahkemece kadına kusur olarak yüklenen eylemlerden sonra tarafların barışıp bir süre aynı evde yaşadıkları, erkeğin; kadının bu eylemlerini affettiği, en azından hoşgörü ile karşıladığının kabulü gerekip, bu eylemler kadına kusur olarak yüklenemez. Tarafların erkeğin 23.01.2015 tarihli boşanma davasından sonra barışıp birlikte yaşadıkları, sonrasında 08.04.2015 tarihinde yeniden ayrı yaşamaya başladıkları, kadının birleşen
boşanma davasının ise ikinci ayrılık sonrası 30.04.2015 tarihinde açıldığı anlaşılmış olup, bu hale göre kusur belirlemesinin kadının birleşen davasında tarafların iddia ettikleri olaylar açısından yapılması gerekmektedir. Tarafların barışıp birlikte yaşamalarından sonra yaşanan son olayda mahkemenin de kabulünde olduğu üzere erkeğin eşine fiziksel şiddet uyguladığı, bunun karşısında kadının da “bana değer verecek biri ile gidiyorum” yazılı bir mektup bırakarak bir süre ailelerce bilinmeyen bir yerde kaldıktan sonra ailesinin yanına döndüğü ve bu haliyle güven sarsıcı davranışta bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekir. Mahkemece bu husus gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu erkeğin ağır kusurlu olarak kabulü doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
c-Yukarıda 2/b bentte açıklandığı üzere evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda, taraflar eşit kusurludur. Boşanma sebebiyle maddi ve manevi tazminata hükmedilebilmesi için, tazminat talep eden tarafların kusursuz veya diğer tarafa göre daha az kusurlu olması gerekmektedir. Eşit kusurlu eş yararına tazminata hükmedilemez. Mahkemece, davacı-davalı erkeğin daha fazla kusurlu kabul edilmesi ve bu yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak davalı-davacı kadının maddi tazminat (TMK m.174/1) ve manevi tazminat (TMK m.174/2) isteğinin reddi gerekirken, yazılı şekilde kadın lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
d-Davalı-davacı kadın, karşı dava dilekçesinde ziynet eşyalarının aynen olmadığı taktirde bedelini talep etmiştir. Mahkemece tefhim edilen kısa kararda ve hükümde aynen iadesine olmadığı taktirde bedelinin tahsiline hükmedilen ziynetlerin değerleri ayrı ayrı gösterilmemiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinin (2.) fıkrasında; hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği, aynı Yasanın 298. maddesinin (2.) fıkrasında da, gerekçeli kararın, tefhim edilen hükme aykırı olamayacağı hükme bağlanmıştır. Bu düzenlemeye göre; dava dilekçesi, bilirkişi raporu gibi herhangi bir belgeye atıf yapılarak hüküm kurulamaz. Gerek tefhim edilen ve zabıtla belirlenen kararda, gerekse buna uygun düzenlenmesi zorunlu gerekçeli kararda hüküm altına alınan eşyanın cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2/b, 2/c ve 2/d bentlerinde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, ziynet alacağına yönelik bozma sebebine göre ziynet alacağının esası hakkında tarafların temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 2/a bendinde gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 29.11.2018 (Prş.)