Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2018/2035 E. 2018/14838 K. 19.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2035
KARAR NO : 2018/14838
KARAR TARİHİ : 19.12.2018

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Boşanma

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından; kusur belirlemesi, nafakalar ve velayet yönünden, davalı kadın tarafından ise; tüm yönlerden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava ve karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 119/1-e maddesi uyarınca davacı, dava dilekçesinde davanın dayanağı olan bütün vakıaları sıra numarası altında ve açık özetleriyle birlikte, davalı da aynı Kanunun 129/1-d maddesi gereğince savunmasının dayanağı olan bütün vakıaları sıra numarası altında ve açık özetleriyle birlikte cevap dilekçesinde göstermek zorundadırlar. Bunlar, dava ve cevap dilekçelerindeki talep sonucunun dayanağı olan ve bu talep sonucunu haklı göstermeye yarayan vakıalardır. Ön inceleme aşaması tamamlanıncaya kadar usulüne uygun biçimde bildirilen vakıaların doğru olduğu yargılama sırasında ispat edilirse, tarafların talep sonuçları da bu duruma göre kabul veya reddedilecektir. Kanunda öngörülmüş istisnalar dışında, hakim iki tarafın birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz (HMK m.25/1). O halde, mahkemece ancak tarafların dilekçelerinde dayandıkları vakıalar hakkında inceleme ve değerlendirme yapılabilmektedir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 184. maddesinde “Boşanmada yargılama usulü” ayrıca düzenlenmiş; anılan maddenin ilk fıkrasında “Boşanmada yargılama, aşağıdaki kurallar saklı kalmak üzere Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’na tabidir.” hükmüne yer verilerek, maddede sayılan istisnalar dışında, boşanma davalarının genel yargılama usulüne tabi olduğu belirtilmiştir. Boşanmada genel yargılama usulünün uygulanmasına ayrık olan kurallar ve uygulanması gereken özel usuller, Türk Medeni Kanunu’nun 184. maddesinde
sınırlı olarak belirtilmiş olmasına karşın; bu sınırlamalar ve istisnalar içinde, tarafların dayanmadığı vakıaların değerlendirmede esas alınacağına dair özel bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
Somut olayda, mahkemece, gerekçeli kararda davalı kadına izafe edilen kusurlu davranışlardan; “Eşimi istemiyorum” dediği ve alkol aldığı vakıalarına davacı erkek tarafından dava dilekçesinde usulünce dayanılmadığı gibi, davalı kadının internet üzerinden başka erkeklerle yazışmalar yaptığı vakıası mevcut delil durumuna göre ispatlanamamış olup, davalı kadının eşi ile ilgilenmediği vakıası ise soyut beyan niteliğindedir. Mahkemece, davacı erkek tarafından usulüne uygun şekilde ileri sürülmeyen ve dayanılmayan vakıalar davalı kadına kusur olarak yüklenemez. Gerçekleşen bu durum karşısında, yukarıda açıklanan sebeple davalı tarafa yüklenecek kusurlu bir davranış ispatlanamadığı halde davacı erkeğin boşanma davasının reddi gerekirken kabulü isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacı erkeğin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 19.12.2018 (Çrş.)