Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2018/1813 E. 2018/13927 K. 03.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/1813
KARAR NO : 2018/13927
KARAR TARİHİ : 03.12.2018

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-karşı davalı kadın tarafından, karşı dava ve fer’ileri yönünden; davalı-karşı davacı erkek tarafından ise, asıl dava ve fer’ileri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1- Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Taraflar karşılıklı olarak Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesine dayalı boşanma davası açmışlardır. Mahkemece ilk hükümde asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve karşı davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün davalı-karşı davacı erkek tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin 2016/9848 esas, 2017/6101 karar sayılı bozma ilamında “Mahkemece boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-karşı davacı erkeğin asli, davacı-karşı davalı kadının ise tali kusurlu olduğu kabul edilerek; davalı-karşı davacı erkeğin boşanma davasının reddine karar verilmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, mahkemece davalı-karşı davacı erkeğe yüklenen ve erkeğin gerçekleşen kusurlu davranışlarına karşılık, davacı-karşı davalı kadının da kendisine yüklenen ve temyiz edilmeyerek kesinleşen vakıalara göre; aşırı kıskançlık sergilediği, eşini ve çocuklarını ihmal ettiği, eşinin babasına şerefsizler, namussuzlar dediği, eşine beddua ve hakaret ettiği anlaşılmaktadır. O halde, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davalı-karşı davacı erkek de dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davalı-karşı davacı erkeğin boşanma davasının da kabulü (TMK m. 166/2) ile boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile erkeğin davasının reddi doğru bulunmamıştır” gerekçesi ile hüküm bozulmuş, bozma sebebine göre diğer yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda her iki boşanma davası ve bu davaların esasını oluşturan “boşanma” talepleri konusunda ayrı ayrı hüküm kurulması gerekmekle birlikte, tarafların birbirlerine karşılıklı açmış bulundukları Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. ve 2. maddelerinde yazılı evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davalarında ayrı ayrı kusur oranı belirlenerek, sonucunda boşanma davalarının eki niteliğinde bulunan tazminat talepleri konusunda her bir dava yönünden ayrı ayrı hüküm kurulması doğru olmamıştır. Evlilik birliği sona erinceye kadar; herhangi bir sebeple açılmış bulunan boşanma davalarında taraflara yüklenen tüm kusurlar, birlikte değerlendirilip, tarafların kusur oranlarının bir kez belirlenmesi ve belirlenen bu orana göre maddi-manevi tazminat ile yoksulluk nafakası talepleri yönünden bir kez hüküm kurulması gerekir. Tarafların kusurları bölünerek, her bir dava için ayrı kusur oranı belirlemesi yapılıp, fer’i konularda da her bir dava için ayrı hüküm kurmak, Türk Medeni Kanunu’nda yer alan düzenlemelere (TMK m.4, 174/1-2, 175) aykırı düşer.
Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller ve Dairemizin 2016/9848 Esas ve 2017/6101 karar sayılı bozma ilamından boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-karşı davacı erkeğin ağır kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. O halde mahkemece; her iki boşanma davasındaki deliller birlikte değerlendirilerek, tüm kusurlu davranışlar birlikte ele alınıp, taraflar için bir kez kusur oranı belirlendikten sonra, tarafların maddi-manevi tazminat talepleri konusunda, bir kez hüküm kurulması gerekirken, Türk Medeni Kanunu’nun 174/2. maddesine aykırı olarak ağır kusurlu erkek eş yararına da manevi tazminata hükmedilmiş olması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
3-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı-karşı davalı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat çoktur. Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu’nun 50 ve 51. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK m. 174/1) ve manevi (TMK m. 174/2) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.) ve (3.) bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 03.12.2018 (Pzt.)