Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2016/24477 E. 2018/10643 K. 04.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/24477
KARAR NO : 2018/10643
KARAR TARİHİ : 04.10.2018

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Boşanma

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından; kusur belirlemesi, reddedilen maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dava ve karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 119/1-e maddesi uyarınca davacı, dava dilekçesinde davanın dayanağı olan bütün vakıaları sıra numarası altında ve açık özetleriyle birlikte, davalı da aynı Kanunun 129/1-d maddesi gereğince savunmasının dayanağı olan bütün vakıaları sıra numarası altında ve açık özetleriyle birlikte cevap dilekçesinde göstermek zorundadırlar. Bunlar, dava ve cevap dilekçelerindeki talep sonucunun dayanağı olan ve bu talep sonucunu haklı göstermeye yarayan vakıalardır. Ön inceleme aşaması tamamlanıncaya kadar usulüne uygun biçimde bildirilen vakıaların doğru olduğu yargılama sırasında ispat edilirse, tarafların talep sonuçları da bu duruma göre kabul veya reddedilecektir. Kanunda öngörülmüş istisnalar dışında hakim, iki tarafın birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz (HMK m. 25/1). O halde, mahkemece ancak tarafların dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasındaki dilekçelerinde dayandıkları vakıalar hakkında inceleme ve değerlendirme yapılabilmektedir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 184. maddesinde “Boşanmada yargılama usulü” ayrıca düzenlenmiş, anılan maddenin ilk fıkrasında “Boşanmada yargılama, aşağıdaki kurallar saklı kalmak üzere Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa tabidir” hükmüne yer verilerek, maddede sayılan istisnalar dışında, boşanma davalarının genel yargılama usulüne tabi olduğu belirtilmiştir. Boşanmada genel yargılama usulünün uygulanmasına ayrık olan kurallar ve uygulanması gereken özel usuller, Türk Medeni Kanununun 184. maddesinde sınırlı olarak belirtilmiş olmasına karşın bu sınırlamalar ve istisnalar içinde, tarafların dayanmadığı vakıaların değerlendirmede esas alınamayacağına dair özel bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
Somut olayda, mahkemece gerekçede davacının evlilik birliği içinde davalıya hakaret ettiği, davalının sadakatsizliğinin davacının eşine süreklilik arz edecek şekilde akrabaları aracılığıyla hakaret etmesine hak vermeyeceği, davacının eylemlerinin tepki boyutunu aştığı gerekçesiyle davacı kadına kusur isnat edilmiş ve taraflar eşit kusurlu kabul edilerek boşanmalarına karar verilmiş ise de; davacı kadına izafe edilen kusurlu davranışa davalı erkek tarafından vakıa olarak cevap dilekçesinde dayanılmamıştır. Davalı erkek tarafından usulüne uygun şekilde ileri sürülmeyen ve dayanılmayan vakıalar tanık beyanlarında geçtiği gerekçesiyle davacı kadına kusur olarak yüklenemez. Gerçekleşen bu duruma göre davalı erkek boşanmaya sebebiyet veren vakılarda tam kusurludur. Yanılgılı değerlendirme sonucu kadının eşit kusurlu olarak kabulü bozmayı gerektirmiştir.
2-Yukarıda 1. bentte açıklandığı üzere davalı erkek tam kusurlu olup, boşanma sonucu kadın, erkeğin maddi desteğinden yoksun kalacağı gibi, erkeğin kusurlu davranışları kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eder niteliktedir. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurlarının ağırlığı ve hakkaniyet ilkesi (TMK m. 4, TBK. m. 50 ve 51 ) dikkate alınarak, davacı kadın yararına uygun miktarda maddi ve manevi (TMK m.174/1-2) tazminat takdiri gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak bu isteklerin reddine karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 1. ve 2. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 04.10.2018(Prş.)