Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2016/16367 E. 2018/5298 K. 19.04.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/16367
KARAR NO : 2018/5298
KARAR TARİHİ : 19.04.2018

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ :Karşılıklı Boşanma – Ziynet Alacağı

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı kadın tarafından erkeğin boşanma davası, kusur belirlemesi, kişisel ilişki, nafakaların miktarları, tazminatların reddi ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-davacı kadının aşağıdaki bentler dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Mahkemece, taraflar eşit kusurlu kabul edilerek, erkeğin boşanma davasının da kabulüne karar verilmiş ise de kadına kusur olarak yüklenen vakıalara erkek tarafından dayanılmadığı anlaşıldığından, bu vakıalar sebebiyle kadına kusur yüklenemez. Bu itibarla boşanmaya sebep olan olaylarda tamamen kusurlu olan davacı-karşı davalı erkeğin davasının reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Ne var ki kadının kabul edilen boşanma davası temyiz edilmeyerek kesinleşmiş olmakla erkeğin boşanma davasının konusu kalmamıştır. Gerçekleşen bu duruma göre davacı-karşı davalı erkeğin boşanma davasının konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına ve davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama gideri ile vekalet ücreti konusunda karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3-Mahkemece erkeğe yüklenen ve gerçekleşen kusurlu davranışlarının yanında erkeğin ayrıca birlik görevlerini yerine getirmediği, eşini aşağıladığı ve eşine ilgi göstermediği anlaşılmaktadır.
Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceğini, 186. maddesi, eşlerin evi birlikte seçeceklerini, birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılacaklarını öngörmüştür. Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığı anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirmiştir. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi (TMK m. 4, TBK m. 50,51) dikkate alınarak davalı-davacı kadın yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmelidir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.
Türk Medeni Kanununun 174/2. maddesi, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı-davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK m. 4, TBK m. 50, 51) dikkate alınarak davalı-davacı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.
4-Velayeti davalı-davacı kadına bırakılan ortak çocuk … 12.06.2014 doğumludur. Mahkemece ortak çocuk ile baba arasında “Aynı yerde ” ve “Ayrı yerde” oturmaları hali için ayrı ayrı kişisel ilişki düzenlenmiştir. Taraflar aynı şehirde oturdukları gibi günümüzdeki ulaşım araçlarının kolaylığı da dikkate alındığında kişisel ilişki tesisinde taraflar ayrıca talep etmedikleri takdirde aynı yer, ayrı yer ayrımı yapılması da doğru değildir. Ayrıca kişisel ilişki düzenlenirken çocuğun, sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas alınmalıdır (TMK m. 182/3). Bu ilkeler gözetildiğinde çocukla baba arasında yaz ayında düzenlenen kişisel ilişki de çocuğun üstün yararına uygun bulunmayıp fazla bulunmuştur. Bu bakımdan, aynı yer-ayrı yer ayırımına gidilmeksizin babalık duygularını tatmine elverişli, çocuğun da baba sevgisi ve şefkatini tatmasına yeterli, yaz ayında da daha uygun süreli kişisel ilişki tesisi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.
5-Davalı-davacı kadın lehine kabul edilen ziynet eşyası davası sebebiyle karar tarihinde yürürlükte olan tarife gereğince vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, davalı-davacı kadın yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2., 3., 4. ve 5. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 19.04.2018