Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2016/12415 E. 2017/12665 K. 14.11.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/12415
KARAR NO : 2017/12665
KARAR TARİHİ : 14.11.2017

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma-Soyadı Kullanmaya İzin

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından kadının kabul edilen boşanma davaları, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakaların miktarları yönünden; davalı-karşı davacı kadın tarafından ise, zina (TMK m.161) talebi hakkında olumlu ya da olumsuz hüküm kurulmaması, erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, kişisel ilişki, tazminatların miktarları, nafakaların miktarları, yargılama giderleri, vekalet ücreti ve eşinin soyadını kullanmaya izin verilmesi talebi yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 14/11/2017 günü tebligata rağmen taraflar adına gelen olmadı. İşin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Davalı-karşı davacı kadın, karşı davasıyla evlilik birliğinin sarsılması (TMK m.166/1) birleşen davası ile de zina (TMK m.161), kabul olunmadığı takdirde evlilik birliğinin sarsılması (TMK m.166/1) hukuksal sebeplerine dayalı olarak boşanma talep etmiş, mahkemece kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında hangi kanun maddesine dayanarak boşanma hükmü kurulduğu belirtilmeksizin “tarafların ayrı ayrı açmış oldukları davaları ile birleşen davaların kabulü ile tarafların boşanmalarına” karar verildiği halde, hükmün gerekçesinde; kadının karşı ve birleşen davaları yönünden evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle davanın kabul edildiği belirtilerek, kadının birleşen davasında öncelikle zinadan (TMK m.161) hüküm kurulmasını talep ettiği dikkate alınmadan gerekçe ile hüküm kurulmasında çelişki oluşturulmuştur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 294/3. maddesi uyarınca, hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz (HMK m.298/2). Buna göre, tefhim edilen hüküm sonucu yanlış da olsa, gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna uygun düzenlenmesi gerekmektedir. Yanlışlık ancak temyiz kanun yoluna başvurulması ve kararın bozulması halinde düzeltilebilir. Tefhim edilen ve duruşma tutanağına geçirilen hüküm sonucu ile gerekçeli karar arasındaki aykırılık diğer yönler incelenmeden tek başına bozma sebebi olur. O halde mahkemece yapılacak iş, 10.04.1992 tarihli 7/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı gözetilerek yeniden karar oluşturmaktan ibarettir.
2-Kadının erkeğin soyadını kullanmasına izin verilmesi davası yönünden hasren yapılan temyiz incelenmesine gelince;
Davalı-karşı davacı kadının eşinin soyadını kullanmasına izin verilmesi isteği, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere boşanmanın eki niteliğinde değildir. Dava açılması sırasında yatırılan başvurma harcı dava dilekçesinde yer alan tüm talepleri kapsar. Kadının eşinin soyadını kullanmasına izin verilmesi ayrı bir dava olup maktu harca tabidir. Öyleyse, mahkemece davalı-karşı davacıya bu istekle ilgili olarak harcı ikmal etmesi için süre verilmesi (Harçlar Kanunu m.30-32), harcın ikmali halinde davaya devam edilmesi, harcın ikmal edilmemesi halinde Harçlar Kanununun 30. maddesi gereğince işlem yapılması gerekirken, işbu talep yönünden harcın tamamlanması için süre verilmeden, yargılamaya devamla yazılı şekilde karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 1. ve 2. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 14.11.2017