Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2015/8293 E. 2015/22417 K. 26.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/8293
KARAR NO : 2015/22417
KARAR TARİHİ : 26.11.2015

MAHKEMESİ : Aksaray 2. Aile Mahkemesi
TARİHİ : 04/02/2015
NUMARASI : 2013/806-2015/90

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından; vekalet ücreti yönünden, davalı kadın tarafından ise; kusur belirlemesi, tazminatların reddi, vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Toplanan deliller ve yapılan yargılamadan davacı erkeğin, davalı eşine hakaret ettiği, bağımsız konut temin etmediği, eşini evden kovduğu, sadakatsiz davranışlarda bulunduğu ve birlik görevlerini yerine getirmediği, mahkemece davalı kadına kusur olarak yüklenen “başkası ile nişanlanma” vakıasına davacı erkek tarafından yargılamada dayanılmadığı, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı erkeğin tam kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Bu halde tam kusurlu eşin dava açma hakkı bulunmamaktadır.
Türk Medeni Kanununun 166. maddesinde “evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerin her birinin boşanma davası açabileceği” hükme bağlanmıştır. Bu hükmü, tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamak ve değerlendirmek doğru değildir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonra da mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166. maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp, daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır (TMK md.166/2).
Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki, bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken, yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Ancak bu yön temyiz edilmediğinden bozma nedeni yapılmamış yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir.
2-Davacı erkeğin vekalet ücretine yönelik temyizinin incelenmesinde;
Davacı erkek tarafından açılan boşanma davasının kabulüne karar verilmiş ve davalı kadın lehine de vekalet ücreti takdir edilmiştir. Davalı kadın tarafından açılan bir karşı ya da birleşen dava bulunmadığı halde davalı kadın lehine vekalet ücreti takdiri doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
3-Davalı kadının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
a-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
b-Mahkemece taraflar eşit kusurlu kabul edilerek davacı erkeğin boşanma davasının kabulüne karar verilmiş ise de yukarıda 1. bentte yer alan açıklamalara göre boşanmaya sebep olan olaylarda davacı erkeğin tam kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle iken tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davalı kadının tazminat taleplerinin (TMK.m.174/1-2)) reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3-b bentlerinde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 3-a bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 26.11.2015(Prş.)