Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2015/2733 E. 2015/17206 K. 01.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2733
KARAR NO : 2015/17206
KARAR TARİHİ : 01.10.2015

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Boşanma

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle ön inceleme aşaması tamamlanana kadar davacı kadının evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan vakıalar arasında fiziksel şiddet vakıasına dayanmadığı ve davacının iddiasının dayanağı olan “bütün vakıaları” sıra numarası altında açık özetlerini belirtmesinin Hukuk Muhakemeleri Kanununun 119/1-e bendine göre, zorunlu olduğunun anlaşılmış bulunmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 123.60 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi. 01.10.2015 (Per.)

KARŞI OY YAZISI
Davacı tanıklarından …., davacının yüzünde morluk gördüğünü, davacının “kocam yaptı” dediğini ifade etmiş, diğer tanık… de, tarafların sürekli tartıştıklarını, bir tartışmada davalının, eşine maşayla vurduğunu söylemiştir. Bu beyanlar, davalının eşine fiziki şiddet uyguladığını kabul için yeterlidir. Bu bakımdan fiziki şiddet sabittir. Bu halde taraflara arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Gerçekleşen olaylar karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre boşanmaya (TMK. m. 166/1) karar verilecek yerde yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.
Sayın çoğunluk, davacının dava dilekçesinde, bu hadiseyi “söylemediğinden” yola çıkarak, bu olaya dayanılmadığı, Usul Hukuku gereğince, dava dilekçesinde iddianın dayanağı olan bütün vakıaların bildirilmesinin zorunlu olduğu (HMK. m. 119/1-e), davacının dayanmadığı bir vakıanın, ispatlanmış olsa bile, boşanma sebebi olarak kabul edilemeyeceği görüşündedir. Bu görüşe aşağıdaki sebeple katılmak mümkün olmamıştır.
Bir defa, davacı, Kanunda gösterilen genel boşanma sebebi olan Türk Medeni Kanununun 166. maddesinde düzenlenen “evlilik birliğinin sarsılması” sebebine dayanmıştır. Davanın temeli ve sebebi budur. Başka bir ifade ile, davacı dava dilekçesinde, davanın açılmasına neden olan, talep sonucunu haklı gösteren hayat olayını göstermiştir. Bu anlamda, dava dilekçesinde davanın sebebi bakımından bir eksiklik söz konusu değildir. Davanın sınırı ve çerçevesi belirlenmiştir.
İkinci olarak, evlilik birliğini sarsan bütün olayların dava dilekçesinde tek tek sayılması ve gösterilmesi usul hukuku bakımından zorunlu da değildir. Zorunlu olan iddianın dayanağı olan vakıaların özetlerinin dava dilekçesinde gösterilmesidir. Evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayanan bir boşanma davasında, hakimin önüne, birliği temelinden sarsan olay ya da olaylar yumağı (bunlar dava dilekçesinde söylenmiş ya da söylenmemiş olsun) getirilmiş demektir. Bu olaylar arasında; hakimin; davacı, dava dilekçesinde “şu olayı bildirdi, bunu bildirmedi, öyleyse bildirmediği olay ispatlanmış olsa bile dikkate almam” deme olanağı yoktur. “Hakimin, tarafların getirmiş olduğu maddi vakıalarla bağlı olduğuna” ilişkin kural da, böyle bir yaklaşımı haklı gösteremez. Evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayanan bir davada, hakimin, maddi vakıalarla bağlı olması kuralı, dava sebebi bakımındandır. Bu sebebe dayanan bir davada hakim, iddia genişletilmedikçe veya değiştirilmedikçe yahut dava ıslah edilmedikçe, örneğin zina ya da hayata kast, ağır derecede onur kırıcı davranış yahut da küçük düşürücü suç işleme veya haysiyetsiz hayat sürme yahut da terk şartlarını araştıramaz ve ispatlanmış olsa bu sebeplerle boşanma kararı veremez. Evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayanan bir davada, önemli olan taraflar arasında, birliği temelinden sarsacak derecede ve ortak hayatın devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizliğin mevcut olup olmadığı ve bunun ispatlanıp ispatlanmadığıdır. Yoksa, şu olaya dayanıldı, buna dayanılmadı şeklindeki bir ayırıma gidilmesi davayı çıkmaza sokar ve hakkaniyete aykırı sonuçlara götürür. Çünkü davacının, gerçekleştiği halde, dava dilekçesinde göstermedi diye dikkate alınmayan hadiseye dayanarak yeni bir boşanma davası açma olanağı yoktur. Dava görülmüş ve bitmiş olacaktır. Tekrar başa dönülmesi artık mümkün değildir. Bu bakımdan sayın çoğunluk görüşüne katılmak mümkün olmamıştır. 01.10.2015