Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2015/23876 E. 2017/3557 K. 30.03.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/23876
KARAR NO : 2017/3557
KARAR TARİHİ : 30.03.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen manevi tazminat yönünden; davalı kadın tarafından ise kusur belirlemesi, manevi tazminatın miktarı, ziynet alacağı talebi ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1- Mahkemece davacı erkeğin daha fazla kusurlu olsa da davalı kadının az da olsa kusurlu olduğundan bahisle erkeğin davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de mahkemece davalı kadına yüklenen hakaret eylemine erkek tarafından vakıa olarak dayanılmamıştır. Usulüne uygun şekilde süresinde ileri sürülmeyen ve çekişmeli olarak belirlenmeyen (HMK m. 137, 140/3, 187) vakıa esas alınarak karar verilemez. Bu durumda mahkemece, davacı yanca usulüne uygun şekilde süresinde ileri sürülmeyen ve dayanılmayan bir vakıa esas alınarak davalı kadına kusur yüklenilmesi doğru olmamıştır. Terke dayalı dava bulunmadığı gibi fiili ayrılık tek başına boşanma nedeni sayılamaz. Ayrıca davalı kadın ise süresinde cevap dilekçesi vermemiş ve dolayısıyla davacı erkeğe herhangi bir kusur isnadında bulunmamıştır. Bu durumda mahkemece, davalı yanca usulüne uygun şekilde süresinde ileri sürülmeyen ve dayanılmayan bir vakıa esas alınarak davacı erkeğe kusur yüklenilmesi de doğru olmamıştır. Gerçekleşen bu durum karşısında, mahkemece yukarıda açıklanan sebeplerle her iki tarafa da yüklenecek kusurlu bir davranış ispatlanamadığı halde, davacı erkeğin boşanma davasının kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Ne var ki, bu yön temyiz edilmediğinden bozma nedeni yapılmamış, yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir.
2- Tarafların temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
a-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı kadının 14.04.2015 tarihli dilekçesi ile nafaka istemediğini belirtmesine, kadının bu beyanın yoksulluk nafakası talebinden feragat niteliğinde olmasına, mahkemece yoksulluk nafakasına yönelik talebin feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, tarafların ekonomik ve sosyal durumu gözetilerek reddine karar verilmesi doğru olmamış ise de ret hükmünün sonucu itibariyle doğru olduğunun anlaşılmasına göre davalı kadının temyiz itirazları yersizdir.
b-Davalı kadın 14.04.2015 tarihli dilekçesi ile tazminat istemediğini belirtmiş olup bu beyanı manevi tazminat talebinden feragat niteliğindedir. Hal böyle iken davalı kadının tahkikatta talep ettiği manevi tazminat talebinin feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davalı kadın lehine manevi tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2-b bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 2-a bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın davalıya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna ve 136.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıran davacıya geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 30.03.2017 (Per.)