Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2015/18235 E. 2016/14763 K. 15.11.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/18235
KARAR NO : 2016/14763
KARAR TARİHİ : 15.11.2016

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Boşanma

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Mahkemece; “Tarafların sürekli olarak kavga ettikleri, davalı kadının eşinin arabasının camını kırdığı, eşinin üzerine sıcak su döktüğü, tarafların karşılıklı fiziksel şiddet eylemlerinin olduğu, davacı erkeğin de eşini evden dışarı attığı ve tarafların kavgaları nedeniyle haklarında soruşturmalar yapıldığı” gerekçesiyle boşanmalarına karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davalı kadına kusur olarak yüklenen eşinin üzerine sıcak su dökmesine ilişkin vakıanın 1992 yılında, eşinin aracına zarar verme vakıasının ise 2009 yılında meydana geldiği, bu olaylardan sonra evlilik birliğinin uzunca bir süre daha devam ettiği, tarafların 18.12.2014 tarihinde fiilen ayrıldıkları anlaşılmaktadır. Bu vakıalardan sonra evlilik birliğinin uzunca bir süre devam etmesi sebebiyle, davacı erkeğin, kadının bu davranışlarını affettiği, en azından hoşgörü ile karşılamış sayılması gerektiği kabul edilmelidir. Affedilen veya hoşgörü ile karşılanan vakıalar taraflara kusur olarak yüklenemez. Davacı tanıklarının diğer vakıalara ilişkin sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanununun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanamayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
2-Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK m. 186/1), geçimine (TMK m. 185/3), malların yönetimine (TMK m. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK m. 185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re’sen) almak zorundadır (TMK m. 169). O halde; Türk Medeni Kanununun 185/3. ve 186/3. maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davalı kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 1. ve 2. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 15.11.2016 (Salı)