Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2015/15631 E. 2015/16759 K. 29.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/15631
KARAR NO : 2015/16759
KARAR TARİHİ : 29.09.2015

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Boşanma-Nafakanın Artırılması-Müşterek Edinilen Evin

Taraflar arasındaki “boşanma” davasıyla davalı tarafından açılan “nafakanın artırılmasına” ilişkin karşı davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-karşı davacı (…) tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle boşanma davası, Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesinde yer alan fiili ayrılık sebebine dayanmakta olup, mahkemece de bu sebeple boşanma kararı verilmiş olmasına göre davalı-karşı davacı(nın) aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Davacı tarafından daha önce açılan boşanma davası reddedilmiş, karar 21.01.2011 tarihinde kesinleşmiştir. Ret kararının kesinleşmesinden başlayarak üç yıl içinde tarafların biraraya gelmedikleri ortak hayatın yeniden kurulamadığı tartışmasızdır. Reddedilen boşanma davasında “davacı ağır kusurlu” kabul edilmiştir. Fiili ayrılık süresi içinde davalı-davacının herhangi bir kusuru ispatlanamadığına göre, kesin hükme aykırı olarak boşanmaya sebep olan fiili ayrılıkta, davalı-karşı davacı(nın) ortak kusurlu kabul edilmesi ve buna bağlı olarak manevi tazminat talebinin reddedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
3-Davalı, karşılık davası ile “daha önce hükmedilmiş olan nafakanın artırılmasını” talep etmiştir. Daha önce davalı lehine hükmedilmiş nafaka, reddedilen boşanma davasında Türk Medeni Kanununun 169’ncu maddesine göre tayin edilen, dava süresince geçerli olan tedbir nafakası olup, bağımsız bir nafaka davasında tayin edilen bir nafaka değildir. Önceki boşanma davasının reddine ilişkin kararın kesinleşmesiyle kendiliğinden kalkmıştır. Dolayısıyla karşı dava tarihinde hukuken devam eden bir nafaka mevcut değildir. Ne var ki, karşı dava ile telep edilen nafakanın artırılmasına ilişkin istek, bağımsız nafaka talebi niteliğindedir. Birlikte yaşamaya ara verilmesi önceki boşanma davasının reddine bağlı olarak geliştiğine göre, davalı-karşı davacı(nın) ayrı yaşamakta ve nafaka talebinde haklı
olduğu kabul edilmelidir. Öyleyse nafakaya ilişkin karşı davanın kabulü ile karşı davacı lehine Türk Medeni Kanununun 197’nci maddesi gereğince uygun miktarda tedbir nafakası tayini gerekirken, isteğin reddi doğru bulunmamıştır.
4-Davalı-karşı davacı(nın), evlilik birliği içinde edinilen ve dava tarihinden önce 29.01.2013 tarihinde üçüncü kişiye devredilen taşınmazla ilgili harcı verilerek usulüne uygun açılmış bir davası ve karşı davası bulunmamaktadır. Bu husus nazara alınmadan, aleyhine kesin hüküm oluşturulacak şekilde hüküm tesisi de doğru olmamıştır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.), (3.) ve (4.) bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan bölümlerinin yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 29.09.2015(Salı)