Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2015/10397 E. 2015/15484 K. 10.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/10397
KARAR NO : 2015/15484
KARAR TARİHİ : 10.09.2015

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Yabancı Mahkeme Kararının Tanınması ve Tenfizi

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 136.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi. 10.09.2015 (Prş.)

KARŞI OY YAZISI

Dava, yabancı mahkemece verilen boşanma kararının “tanınması” isteğine ilişkin olup, yabancı ilamın taraflarından koca tarafından 11.2.2011 tarihinde açılmış; davacı, dava devam ederken 23.1.2012 tarihinde ölmüştür.
Yabancı mahkeme ilamının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi, yabancı ilamın tenfız şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır. Tanımada 54’ncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi uygulanmaz. (5718 s. MÖHUK. m. 58/1) Tanıma halinde de, yabancı ilamın kesin hüküm veya kesin delil etkisi, yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade eder (5718 s. MÖHUK. m. 59). Başka bir ifade ile, yabancı mahkeme ilamı boşanmaya ilişkin ise, taraflar, tanıma kararının kesinleştiği anda değil, yabancı mahkeme kararının kesinleştiği anda boşanmış sayılırlar. Boşanma kararının inşai etkisi, tanıma kararıyla değil, yabancı ilamın kesinleştiği andan itibaren doğar. Şu halde,
yabancı mahkeme kararının tanınmasına ilişkin istekler, yabancı ilamın kesin hüküm ve kesin delil olarak kabulünün “tespiti” talebinden ibarettir. Dolayısıyla, bu bir boşanma davası olmadığına göre, Türk Medeni Kanununun 181/2. maddesinde yer alan boşanma davası sırasında eşlerden birinin ölümü halinde, ölen eşin mirasçılarına tanınan “diğer eşin kusurunun tespiti” bakımından davaya devam edebileceklerine ilişkin hüküm, “tanıma” davalarına teşmil edilemez. Tanıma talebi, boşanmaya ilişkin yabancı mahkeme ilamının tarafları bakımından, şahsa sıkı sıkıya bağlı bir hakkın kullanımı niteliğindedir. İlamın taraflarından birinin buna ilişkin dava hakkını kullanılmasından sonra ölümü halinde, mirasçıları açılmış olan tanıma davasını sürdüremezler. Çünkü dava, yalnızca öleni ilgilendiren bir davadır. Mirasçılar, hukuki yararları bulunmak koşuluyla kendi haklarına dayanarak ayrıca dava açabilirler. (5718 s. MÖHUK. m. 52/1) Bu bakımdan, dava devam ederken davacı öldüğüne göre, “taraf ehliyeti” sona ermiş olup, dava konusuz hale gelmiştir. Öyleyse davanın bu sebeple reddine karar verilmesi gerekir. Bu husus nazara alınmadan mirasçılar tarafından takip edilen davaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Bu sebeple sayın çoğunluğun onama kararına katılmak mümkün olmamıştır. 10.9.2015