Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2014/4892 E. 2014/8935 K. 14.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4892
KARAR NO : 2014/8935
KARAR TARİHİ : 14.04.2014

MAHKEMESİ :Iğdır 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
TARİHİ :23.01.2013
NUMARASI :Esas No:2010/387 Karar No:2013/78

Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; bozulmasına dair Dairemizin 09.12.2013 gün ve 11934-29068 sayılı ilamıyla ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, bu Kanuna 6217 sayılı Kanunla ilave edilen geçici 3. maddenin (1.) bendinde, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun kanun yollarına ilişkin hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlandığından, karar düzeltme talebinin incelenmesi gerekmiştir.
Temyiz ilamında yer alan açıklamalara göre Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440. maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE, aynı Kanunun 442/3. maddesi gereğince; bu maddede gösterilen para cezasının miktarı 5252 sayılı Kanunun 4. maddesiyle artırıldığından ve aynı yasanın 7. maddesiyle; ceza, idari para cezasına dönüştürüldüğünden, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 17. maddesinin 7. fıkrasıyla da idari para cezaları her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yıl uygulanan miktarın, o yıl için belirlenmiş olan yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanacağı öngörülmüş olmakla, bu suretle hesaplanan 227.00 TL. idari para cezasının ve Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 52.40 TL. ilam harcının karar düzeltme talep edene yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna, oybirliğiyle karar verildi.14.04.2014(Pzt.)

AYRIŞIK OY

Dairemizin bozma kararında, konutun satışından elde edilen paranın bir kısmının satışın yapıldığı gün davacının banka hesabına yatırıldığı ve aynı gün davacının bu para üzerinde tasarrufta bulunduğu belirtilmiş, bu durum, konutun devrine davacının rızasının varlığını gösterdiğine işaret edilmiştir. Bu tespit doğrudur. İşleme davacı eşin rızası olduğu kabul edildiğine göre, işlem geçerlilik kazanmıştır. Gerçelilik kazanan işlemde devralan kişinin artık iyiniyetli mi, kötüniyetli mi olduğunun bir önemi yoktur. Bozma kararında “diğer tarafın kötü niyetli olduğu hususunun kanıtlanamadığının” bozmaya gerekçe yapılmasını doğru bulmuyorum. Karar düzeltme talebinin reddine, bozmada yer alan bu gerekçeye çekince koymak suretiyle katılıyorum.