YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/25194
KARAR NO : 2015/822
KARAR TARİHİ : 03.02.2015
MAHKEMESİ :Kayseri 4. Aile Mahkemesi
TARİHİ :24.12.2013
NUMARASI :Esas no:2012/181 Karar no:2013/1190
DAVA TÜRÜ :Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı (koca) tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Mahkemece, 04.11.2013 tarihli ara kararı ile, davalının alacaklısı olduğu Kayseri 5. İcra Müdürlüğünün 2013/1990, 1991 ve 1992 esas numaralı dosyaları ile takibe konulan üçüncü kişilerdeki alacakları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verildiği,
davalının tedbir kararına itiraz ettiği, itirazın mahkemece yerinde görülmeyerek 24.12.2013 tarihli son oturumda reddedildiği görülmektedir. Davalı itiraz üzerine verilen kararı da temyiz etmiştir. İhtiyati tedbir talebinin reddi (HMK.m.391/3) ve tedbir kararına itiraz hakkında verilen kararlara karşı temyiz yoluna başvurulamayacağı 21.02.2014 tarihli 2013/1 esas, 2014/1 karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı ile benimsendiğinden, davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazının anılan içtihadi birleştirme kararı gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Diğer yönlere ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Dava, “evlilik birliğinin temelinden sarsılması”(TMK.m.166/1) sebebine dayanılarak açılmış, davacı vekili 21.05.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle boşanma sebebini “akıl hastalığı” (TMK.m.165) olarak ıslah etmiş, mahkemece de, dava ıslah edilmiş şekliyle
görülmüş ve tarafların Türk Medeni Kanununun 165’nci maddesi gereğince boşanmalarına karar verilmiştir. Akıl hastalığı sebebiyle boşanma kararı verilebilmesi için, davalı (eş)’in akıl hastası olması, bu yüzden ortak hayatın davacı eş için çekilmez hale gelmiş bulunması ve hastalığın geçmesine olanak bulunmadığının resmi sağlık kurulu raporu ile saptanmış olması zorunludur. Mahkemece hükme esas alınan Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesince verilen 10.06.2013 tarihli sağlık kurulu raporunda davalıya “geçirilmiş kafa travmasına bağlı organik koğnitif bozukluk” tanısı konulmuş, düzelme olmadığı, bu durumun, evliliği diğer eş için çekilmez hale getireceği bildirilmiş, davalının kısıtlanmasına da aynı hastanenin 08.08.2013 tarihli raporu dayanak yapılmıştır. Oysa davalı hakkında eşini yaralamaktan açılan ceza davasında, ceza mahkemesince alınan Adli Tıp 4. İhtisas Kurulunun 09.04.2014 tarihli 1561 sayılı raporunda ise, davalının 06.03.2012 tarihi itibarıyla cezai ehliyetinin tam olduğu belirtilmiştir. Her iki rapor da “mental durumdaki bozulmayı” esas aldığına göre, Adli Tıp 4. İhtisas Kurulunun raporu ile bu davada hükme esas alınan sağlık kurulu raporu arasında hukuki ehliyet bakımından aykırılık bulunmaktadır.
Mental durum bakımından cezai ehliyeti “tam” olan bir şahsın, aynı durum açısından hukuken “tam ehliyetsiz” kabul edilmesi anlaşılamamıştır. Bu bakımdan ceza dosyasındaki Adli Tıp 4. İhtisas Kurulunun 09.04.2014 tarihli raporu ile, bu davada hükme esas
alınan Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 10.06.2013 tarihli sağlık kurulu raporu arasındaki aykırılığın Adli Tıp Genel Kurulundan görüş alınmak suretiyle giderilmesi ve davalının hastalığının geçmesine tıbben olanak bulunup bulunmadığının resmi sağlık kurulu raporu ile tespiti ile tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.
3-Kabule göre de;
a) Türk Medeni Kanunu, sadece yoksulluk nafakası ve maddi tazminatın toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebileceğini öngörmüştür. (m.176) İştirak nafakası için toptan ödeme kabul edilmemiştir. Bu husus nazara
alınmadan velayeti davacıya bırakılan çocuk için tayin edilen iştirak nafakasını da kapsayacak şekilde toptan ödeme şeklinde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.
b) Mahkemece, davacı için aylık 250 lira yoksulluk nafakası takdir ve tayin edildiği halde, aynı hükmün devamında bu defa on yıl üzerinden yoksulluk nafakasının toptan ödenmesine karar verilmesi suretiyle infazda duraksamaya yol açacak şekilde hüküm
tesisi de kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.) bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bu bentteki bozma sebebine göre diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına, davalının ihtiyati tedbire itiraz üzerine verilen karara yönelik temyiz talebinin yukarıda
(1.) bentte gösterilen sebeyle REDDİNE, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 03.02.2015 (Salı)