YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/20296
KARAR NO : 2014/20394
KARAR TARİHİ : 21.10.2014
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ :Aile Konutu Şerhi Konulması-Haczin Kaldırılması
KARAR DÜZELTME İSTEYEN :…
Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; bozulmasına dair Dairemizin 02…..2014 gün ve 5107-12213 sayılı ilamıyla ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, bu Kanuna 6217 sayılı Kanunla ilave edilen geçici 3. maddenin (1.) bendinde, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun kanun yollarına ilişkin hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlandığından, karar düzeltme talebinin incelenmesi gerekmiştir.
Temyiz ilamında yer alan açıklamalara göre Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440. maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE, aynı Kanunun 442/3. maddesi gereğince; bu maddede gösterilen para cezasının miktarı 5252 sayılı Kanunun 4. maddesiyle artırıldığından ve aynı yasanın 7. maddesiyle; ceza, idari para cezasına dönüştürüldüğünden, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 17. maddesinin 7. fıkrasıyla da idari para cezaları her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yıl uygulanan miktarın, o yıl için belirlenmiş olan yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanacağı öngörülmüş olmakla, bu suretle hesaplanan 227.00 TL. idari para cezasının ve Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 52.40 TL. ilam harcının karar düzeltme talep edene yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna, oyçokluğuyla karar verildi. 21.10.2014 (Salı)
(Muhalif)
KARŞI OY YAZISI
Davacı dava dilekçesinde; dava konusu taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulması ve aile konutu üzerine konulan haczin kaldırılması olmak üzere iki ayrı talepte bulunmuştur.
Yerel mahkeme her iki talebi de kabul ederek taşınmaz üzerine aile konutu şerhinin konulmasına ve aile konutu üzerine konulan haczin kaldırılmasına karar vermiştir.
Dairemizin değerli çoğunluğu davacının aile konutu şerhi konulması talebi hakkında hiç bir değerlendirmede bulunmamış, davacının aile konutu üzerine konulan haczin kaldırılması talebini ise İcra İflas Kanununun 82. maddesi kapsamında görerek davanın icra hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle yerel mahkeme kararını görev yönünden bozmuştur.
Değerli çoğunluğun bozma görüşüne üç nedenle katılmam mümkün değildir.
Öncelikle; davacının, aile konutu üzerine konulan haczin kaldırılması talebi yanında, aile konutu şerhi konulması talebi de mevcuttur. Taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulması münhasıran aile mahkemesi görevine giren bir taleptir.
İkinci olarak; davacının aile konutu üzerine konulan haczin kaldırılması talebi, … Medeni Kanununun 194. maddesine dayalı bir taleptir. Mahkeme de talebi … Medeni Kanununun 194. maddesi kapsamında değerlendirerek, aile konutu üzerine konulan haczin kaldırılmasına karar vermiştir. Davacının, talebinin … Medeni Kanununun 194. maddesi kapsamında olmadığı, yada talebinin İcra İflas Kanununun 82. Maddesine dayalı olduğu yönünde bir temyizi de bulunmamaktadır.
Üçüncü olarak; davacının aile konutu üzerine konulan haczin kaldırılması talebini İcra İflas Kanununun 82. maddesi kapsamında kabul etmenin isabetli bir hukuksal niteleme olmayacağı düşüncesindeyim.
Çünkü temyize konu davada davacı borçlu taraf değildir. Davacı borçlunun eşi olup 3. kişi konumundadır. Borçlunun eşi olan davacının İcra İflas Kanununun 82. maddesine dayalı haczedilmezlik itirazında bulunma hak ve yetkisi bulunmamaktadır (12. HD. 4.5.2006 T. 5829 E. 8852 K.). Davacının icra hukuk mahkemesine açacağı haczedilmezlik davası … dava ehliyetsizliği nedeniyle redde mahkumdur.
Olayları açıklamanın taraflara hukuki nitelemeninde hakime ait olduğu konusunda hiç bir tereddüt yoktur. Ancak davacının talebini … dava ehliyetsizliği nedeniyle redde mahkum bir dava olarak nitelemenin de isabetli bir hukuksal niteleme olmayacağı kanısındayım.
Yukarıda açıkladığım nedenlerle yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu görüşündeyim. Bu sebeplerle karar düzeltme talebinin kabulü ile kararın onanması gerektiği düşüncesiyle değerli çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.