Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2011/6554 E. 2012/2418 K. 13.02.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/6554
KARAR NO : 2012/2418
KARAR TARİHİ : 13.02.2012

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
MÜTEVEFFA
DAVA TÜRÜ :Mirasın Gerçek Reddi

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen yetkisizliğe dair olan hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 79.50 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına oyçokluğuyla karar verildi. 13.02.2012 (Pzt.)

2011/6554 20128/2418
KARŞI OY YAZISI
Mirasın kayıtsız şartsız reddi isteği, ihzar olunan iradenin tutanakla tespiti ve tescili talebinden ibaret olup, bir dava niteliğinde değildir. Mirasçının, yazılı veya sözlü bu beyanı, sulh mahkemesince tutanakla tespit edilmesi koşuluyla, mahkemeye ulaştığı anda sonuç doğurur ve mirasın açıldığı andan itibaren hüküm ifade eder. Mirasçı bu beyanı, oturduğu yer sulh mahkemesine yapabilir. Türk Medeni Kanununda, ret beyanının, “mirasın açıldığı yer” sulh mahkemesine yapılacağına, bu beyanı tutanakla tespit edip, tesciline karar verecek mahkemenin mirasın açıldığı yer sulh mahkemesi olduğuna dair bir hüküm bulunmamaktadır. (TMK. m. 609/1-2) Kanunun 609. maddesinin dördüncü fıkrasında, “süresi içinde yapılmış ret beyanından” söz edildiğine göre; buradaki düzenleme, ret beyanının yapılacağı yer mahkemesini değil, bu beyanın tescil edileceği özel sicili tutmakla yetkili sulh mahkemesini göstermektedir. Yasa koyucu, özel kütüğün mirasın açıldığı yer sulh mahkemesince tutulacağını öngörmekle, üçüncü kişilerin, özellikle alacaklıların bu durumdan bilgi edinmelerini sağlamak maksadını gütmüş, bu maksatla sicilin mirasın açıldığı yer sulh mahkemesince tutulmasını öngörmüştür. Sicilin, mirasın açıldığı yer sulh mahkemesince tutulması doğaldır. Çünkü, üçüncü kişilerin, özellikle alacaklıların reddin mevcut olup olmadığını öğrenmek için ilk başvuracakları yer, mirasın açıldığı yerdeki sulh mahkemesince tutulan özel kütüktür. Özel sicil, mirasın açıldığı yer sulh mahkemesince tutulduğuna göre, red beyanı da aynı mahkemeye yapılmalıdır şeklindeki bir çıkarım, yasal düzenlemeye uygun değildir. Yasa koyucu bunun böyle olmasını isteseydi, 609. maddenin birinci fıkrasına açık bir şekilde “mirasın açıldığı yer “ ifadesini yazabilirdi. Oysa burada böyle bir ifadeye yer verilmemiştir. Nitekim, 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu da, “mirasın kayıtsız şartsız reddine ilişkin beyanın tespit ve tescilini” çekişmesiz yargı işi kabul etmiş (m.382/2-c/7) ve kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, çekişmesiz yargı işleri için talepte bulunan kişinin veya ilgililerden birinin oturduğu yer mahkemesini yetkili kılmıştır. (m.384) Türk Medeni Kanununda aksine bir düzenleme bulunmadığına göre, bu Kanuna göre de, ret isteğinin tespit ve tescilinde, istekte bulunanın oturduğu yer mahkemesi yetkilidir. Bu mahkeme, mirasın reddi beyanını alır, tutanakla tespit edip özel kütüğüne yazılmasına karar verir; şayet miras, bir başka yerde açılmış ise, diğer bir ifade ile o yer mirasbırakanın yerleşim yeri değilse, bu kararı özel kütüğü tutmakla görevli mirasın açıldığı yer sulh mahkemesine gönderir. O yer sulh hukuk mahkemesi de özel kütüğe bu kararı yazar. O nedenle, mirasçının mirası kayıtsız şartsız reddettiğine ilişkin yazılı veya sözlü beyanını, oturduğu yer sulh mahkemesinde yapmasında “yetki” bakımından bir yanlışlık bulunmamaktadır. Konunun kamu düzeniyle bir ilgisi bulunmadığından mahkemece res’en yetkisizlik kararı verilemeyeceğini düşünüyorum. Sayın çoğunluk görüşüne bu sebeple katılamıyorum.