Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2011/14519 E. 2012/10056 K. 18.04.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/14519
KARAR NO : 2012/10056
KARAR TARİHİ : 18.04.2012

MAHKEMESİ:Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ:Boşanma

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm kusur, nafakalar ve tazminatlar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1- Toplanan delillerden boşanmaya neden olan olaylarda eşini başkalarının yanında aşağılayan, birlik görevini yerine getirmeyen ve eşini istemediğini bildiren davacı kocanın tamamen kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Davalının boşanmayı gerektirecek kusurlu bir davranışı kanıtlanmadığı gibi; Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesindeki anlaşmalı boşanma koşulları gerçekleşmediği sürece, davalının boşanmayı kabulü de sonuç doğurmaz (TMK mad. 184/3).Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir.Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer.Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır (TMK.md.166/2). Mevcut olaylara göre; evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki; bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle davanın reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.Ancak, bu yön temyiz edilmediğinden; bozma nedeni yapılmamış, yanlışlığa işaret edilmekle yetinilmiştir.
2-Temyiz sebeplerine hasren yapılan incelemeye gelince;Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle duruşmada tefhim edilen kararda davalı yararına 5.000 TL. manevi, 7.500 TL. maddi tazminata hükmedilmiş olduğunun anlaşılmasına karşın, gerekçeli kararın hüküm kısmında 7.500TL. maddi tazminatın “manevi” olarak yazılmasının yerinde düzeltilebilir maddi hata niteliğinde bulunmasına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna ve 90.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.18.04.2012 (Çrş.)