Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2007/5374 E. 2008/2716 K. 03.03.2008 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/5374
KARAR NO : 2008/2716
KARAR TARİHİ : 03.03.2008

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ :Boşanma – Nafaka

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre yerinde bulunmayan bütün temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine,peşin alınan harcın mahsubuna, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi.03.03.2008
KARŞI OY

Davacı kadın tarafından boşanma davası açıldığı; davalı kocanın süresi içinde yetki itirazında bulunduğu konusunda değerli çoğunluk ile aramızda görüş birliği vardır.
Çekişme nedir?;
Boşanma davası, davacı kadın tarafından sürekli kalma niyetiyle oturduğu/kaldığı/geldiği baba evinin bulunduğu yerde açılamaz mı?
Ülkemizde koca evinden uzaklaştırılan her kadının sürekli kalma niyetiyle gidebileceği doğal tek adres baba evidir. Aralarında meydana gelen olaylardan sonra kocası ile oturamaz duruma gelen ve ekonomik ya da sosyal zorunluluklar sebebiyle gidecek başka yeri de bulunmadığı için baba evine dönen/dönmek zorunda kalan her kadın boşanma davasını ertesi günü bile sürekli kalma niyetiyle geldiği/oturduğu/kaldığı baba evinin bulunduğu yerde açabilir. Yeter ki davacı kadının gidecek ve gitmesi daha doğal olan bir yeri bulunduğu ileri sürülüp kanıtlanmış olmasın. Kadının sürekli kalma niyetiyle oturacağı yeri kocası belirleyemez. Aksi düşünce Kocanın yerleşim yeri kadının da yerleşim yeri sayılır kabulünü zorunlu kılar ki hiç de böyle olmadığı TMK. m. 168 metninde yer alan eşlerden birinin yerleşim yeri anlatımıyla açık seçik bellidir. Eşlerden birinin yerleşim yeri ifadesi ile kadının ve kocanın yerleşim yerlerinin bir ve tek olmadığı gerçeği hiçbir farklı düşünmeye/yoruma sebebiyet vermeyecek kadar açık ve seçik olarak düzenlenmiştir.

Temyiz konusu dava Yüce Hukuk Genel Kurulu emsal kararı ile “aynı özellikleri” taşımaktadır.Yüce Hukuk Genel Kurulu’nun daha önceki benzer boşanma davalarında yer alan karşı oylarımdaki gerekçeleri ile verdiği “emsal kararına” göre;
“Uyuşmazlık; müşterek yerleşim yerini terk edip babası evinde giden kadının, baba evinin bulunduğu yer mahkemesinde boşanma davası açabilmesinin olanaklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Türk Medeni Kanununun 168.maddesinde; “Boşanma ve ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesi” olduğu açıklanmıştır. Kanunun açık ifadesinden anlaşılacağı üzere boşanma ve ekindeki davaların kadının yerleşim yeri mahkemesinde de açılması olanaklıdır. Somut olayda davacı kadının 15.8.2002 tarihinde koca evini terk edip, o tarihten beri baba evinde oturduğu, işte çalışmadığı, üzerine kayıtlı bir taşınmazının bulunmadığı, hayatın olağan akışı gereğince sığınabileceği ve yerleşebileceği tek yerin baba evi olduğu ayrı ev açıp orada hayatını idame ettirmesinin mevcut şartlarda mümkün bulunmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davacı kadının sürekli kalma niyeti ile baba evine gittiğinin ve hayatını burada devam ettireceğinin kabulü zorunlu bulunmaktadır.” (YHGK, 6.6.2007, 331-332, Ömer Uğur GENÇCAN-Mal Rejimleri Hukuku, Ankara-2007, s. 665-667)
Yüce Hukuk Genel Kurulu emsal kararında açıkça belirtildiği üzere davacı kadının hayatın olağan akışı gereğince sığınabileceği ve yerleşebileceği tek yerin baba evi olduğu; ayrı ev açıp orada hayatını idame ettirmesinin mevcut şartlarda mümkün bulunmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davacı kadının sürekli kalma niyeti ile baba evine gittiğinin ve hayatını burada devam ettireceğinin kabulü zorunlu bulunmaktadır.
Değerli çoğunluğun farklı görüşüne “Yüce Hukuk Genel Kurulu” 6.6.2007 günlü emsal kararı ile katılmamıştır.Yüce Hukuk Genel Kurulunun emsal kararına aynı görüşteki oyumla katılmış olduğumdan/destek verdiğimden “aynı uygulamanın” bu davada da yapılması/sürdürülmesi gerektiği düşüncesindeyim.
Boşanma davası davacı kadın tarafından sürekli kalma niyetiyle oturduğu (TMK. m. 19 f. I) (=yerleşim yeri) ve bu sebeple yerleşim yeri (TMK. m. 168) olan yerde/doğru yerde açıldığı için değerli çoğunluğun farklı düşüncesine katılmıyorum.