Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2007/3256 E. 2008/4466 K. 01.04.2008 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/3256
KARAR NO : 2008/4466
KARAR TARİHİ : 01.04.2008

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ :Aile Konutu Şerhi – Tedbir Nafakası

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle *hakimin her iki tarafın iddia ve müdafaalarıyla mukayyet olup ondan fazlasına veya başka bir şeye hüküm veremeyeceğinin (HUMK. m. 74) tabii bulunmasına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 01.04.2008
KARŞI OY YAZISI
Aile konutu olan taşınmazın, kat mülkiyetine tabi bağımsız bölüm niteliğinde olduğu ve tarafların paylı mülkiyetinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Taşınmazın taraflardan başka paydaşı yoktur ve paylar eşittir.
Mahkemece; taşınmazın aile konutu olduğunun tespitine ve davalı (koca)’ya ait 1/2 pay üzerine aile konutu şerhi konulmasına karar verilmiştir.
Davalının, paylı mülkiyete tabi bu taşınmaz hakkında paydaşlığın sona erdirilmesine yönelik olarak ortaklığın giderilmesi davası açtığı, bu davanın derdest olduğu anlaşılmaktadır. Paylı mülkiyete tabi bir taşınmazda, kural olarak paydaşlardan her biri kendi payı bakımından malik hak ve yükümlülüklerine sahiptir.(TMK. m, 688/3)
Aile konutu şerhi; malın kullanım amacıyla ilgili olup, temlik hakkını yasaklayıcı değil, tasarruf yetkisini kısıtlayıcı niteliktedir.(TMK. m. 194 ve 1010) Taşınmazın özgülendiği bu amaç değiştirilmedikçe veya sona ermedikçe, şerhin varlığı, yasal olarak paydaşlardan her birinin paylı mülkiyeti devam ettirme yükümlülüğünün varlığına delalet eder. Dolayısıyla, paydaşlardan birinin bu taşınmaz hakkında paylaşmayı istemesine mani olur. (TMK. m. 698/1) Bu nedenle, davalı tarafından ortaklığın giderilmesi davası açılmış olmasının önemi bulunmamaktadır.
Taşınmaz, aile konutu olarak kullanıldığına ve kullanım amacının ve şeklinin paylara göre ayrılmasına olanak bulunmadığına göre taşınmazın tamamı üzerine “aile konutu şerhi” konulması gerekir. Davalıya ait pay üzerine temlik hakkını kısıtlayıcı nitelikte şerh verilip, diğer paydaşın payının serbest bırakılması Türk Medeni Kanununun 194. maddesinin konuluş amacına aykırı düşer. Bu bakımdan sadece davalıya ait pay üzerine konutla ilgili şerh konulmasını doğru bulmuyorum. Açıklanan sebeple, davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun aksi yöndeki görüşüne katılmıyorum.