Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2023/731 E. 2023/1111 K. 08.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/731
KARAR NO : 2023/1111
KARAR TARİHİ : 08.03.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Mala zarar verme
KARAR : Mahkûmiyet

İstanbul Anadolu 31. Asliye Ceza Mahkemesinin, 22.10.2019 tarihli ve 2019/392 Esas, 2019/765 Karar sayılı kararı ile hükümlü hakkında mala zarar verme suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 151, 168/2 ve 62. maddeleri uyarınca hükmolunan 1.000,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin kararın sanık müdafii tarafından istinaf edilmesi neticesinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Ceza Dairesinin 08.02.2021 tarihli, 2020/938 Esas ve 2012/416 Karar sayılı ilamı ile kararın kesin olması nedeniyle reddine karar verildiği ve ret kararına karşı itiraz olmaması nedeniyle kararın 20.04.2021 tarihinde kesinleştiği belirlenmiştir.
Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Kanun’un 309/1. maddesi uyarınca, 07.11.2022 tarihli ve 2021/17204 sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 05.01.2023 tarihli ve KYB-2022/141890 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 05.01.2023 tarihli ve KYB-2022/141890 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
“Dosya kapsamına göre, sanığın eylemine uyan mala zarar verme suçu için kanunda öngörülen cezanın türü ve üst sınırına göre olağan dava zamanaşımının 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 66/1-e maddesi gereğince 8 yıl olduğu, suç tarihinin 23/06/2009 olduğu, sanığın savunmasının 18/11/2009 tarihinde alındığı ve sanık hakkında verilen 10/04/2012 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının 11/05/2012 tarihinde kesinleştiği, sanığın denetim süresi içerisinde 06/12/2012 tarihinde yeniden suç işlediği, 5271 sayılı Kanun’un 231/8-son cümlesi gereğince 11/05/2012 ile 06/12/2012 tarihleri arasında dava zamanaşımı süresinin duracağı, denetim süresinde işlenen suçun tarihi olan 06/12/2012 tarihinden itibaren zamanaşımının yeniden işlemeye başlayacağı, sanığın savunmasının alındığı 18/11/2009 tarihinden, söz konusu hükmün açıklanmasına ilişkin kararın verildiği 22/10/2019 tarihine kadar olağan zamanaşımı süresinin geçtiği gözetilmeden, davanın düşürülmesi yerine yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.” şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
1. 5271 sayılı Kanun’un 309/4. maddesinin (d) bendinin;
“Hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektiriyorsa cezanın kaldırılmasına, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektiriyorsa bu hafif cezaya Yargıtay ceza dairesi doğrudan hükmeder.” şeklinde düzenlendiği belirlenmiştir.
2. Sanığın yargılama konusu eylemi için, 5237 sayılı Kanun’un 151/1. maddesi uyarınca belirlenecek cezanın türü ve üst haddine göre aynı Kanun’un 66/1. maddesinin (e) bendi gereği 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin öngörüldüğü anlaşılmıştır.
3. 5271 sayılı Kanun’un 231. maddesinin sekizinci fıkrasında, hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde, denetim süresi içinde dava zamanaşımının duracağı ve 5271 sayılı Kanun’un 231/11. maddesinde denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi halinde mahkemece hükmün açıklanacağı düzenlenmiş olup, duran zamanaşımının, denetim süresi içinde işlenen suçtan dolayı verilen hükümlülük kararının kesinleşmesi koşuluyla suçun işlendiği tarihte yeniden işlemeye başlayacağı, dosya kapsamına göre sanık bakımından hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 11.05.2012 tarihi itibariyle duran zamanaşımının kesinleşen sonraki mahkûmiyete konu suçun işlendiği 06.12.2012 günü yeniden işlemeye başladığı belirlenmiştir.
4. Sanığın sorgu tarihi olan 18.11.2009 ile mahkumiyet karar tarihi olan 22.10.2019 tarihi arasında 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin gerçekleşmiş olduğunun belirlenmesi nedeniyle kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine karar verilmesi gerekirken yargılamaya devamla mahkûmiyet hükmü kurulması Kanun’a aykırı olup kanun yararına bozma talebi yerinde görülmekle, 5271 sayılı Kanun’un 309/4. maddesinin (d) bendi uyarınca bahse konu hukuka aykırılık Yargıtay tarafından giderilmiştir.
III. KARAR
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,
2. İstanbul Anadolu 31. Asliye Ceza Mahkemesinin, 22.10.2019 tarihli ve 2019/392 Esas, 2019/765 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 309/3. maddesi gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,
3. 5271 sayılı Kanun’un 309/4. maddesinin (d) bendi uyarınca bozma nedeninin hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektirdiğinden, hükümlü hakkında açılan kamu davasının 5271 sayılı Kanun’un 223/8. maddesi gereği gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle, DÜŞMESİNE,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
08.03.2023 tarihinde karar verildi.