Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2023/35 E. 2023/363 K. 08.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/35
KARAR NO : 2023/363
KARAR TARİHİ : 08.02.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2015/811 E., 2016/449 K.
SUÇ : Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 305. maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260/1. maddesi gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310. maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317. maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
Konya 11. Asliye Ceza Mahkemesinin, 02.06.2016 tarihli ve 2015/811 Esas, 2016/449 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 165/1, 62, 53 ve 58. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 1.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz sebebi, hükmü temyiz etme isteğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1.Mahkemece; sanığın tescil kaydı bulunmayan Arora marka motosiklet ile yakalanması ancak söz konusu motosikletin kime ait olduğunun tespit edilememesi üzerine soruşturma başlatıldığı, yapılan araştırma sonucunda, motosikletin şikâyetçi …’a ait olduğu ve olay gecesi ikametinin bulunduğu bina ile yan bina arasındaki boşluğa kilitlenerek bırakıldığı yerden çalındığının tespit edildiği, teşhis ve kıymet takdiri yapıldıktan sonra motosikletin şikâyetçiye iade edildiği belirtilerek sanığın gece vakti nitelikli hırsızlık suçundan cezalandırılması istemi ile hakkında kamu davası açılmış ise de; sanığın savunmasında, 18.09.2015 günü akşam saatlerinde Akıncılar civarındaki parkta dolaşırken kağıt toplayan birinin elinde gördüğü düz kontak yapılmış bu motosikleti şahsın elinden aldığını ve bir gün sonra bu motosikletle gezerken yakalandığını beyan ettiği, sanığın söz konusu motosikleti çaldığına dair mahkumiyetine yeterli kesin, hukuki ve inandırıcı delil elde edilemediği, ancak sanığın alınıp satılması sıkı şekil kurallarına tabi olan motorsikleti alıp kullanması nedeniyle eyleminin suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu kapsamında kaldığı kabul edilmiştir.
2. Sanık aşamalardaki savunmalarında, 18.09.2015 günü saat 17.30 sıralarında parkta dolaşırken kağıt toplayan birinin elinde motosiklet gördüğünü, düz kontak yapılması ve anahtarının olmaması nedeniyle hırsızlık malı olduğunu anladığını, şahsa bir tokat vurup motosikleti aldığını, ertesi gün motosiklet ile dolaşırken polislerin durdurduğunu savunmuştur.
3. Şikâyetçi …’ın soruşturma aşamasında alınan ifadesinde, motosikletin 19.09.2015 günü saat 02.00 ila 04.30 arasında çalındığını beyan ettiği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
1. Sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinde öngörülen hak yoksunlukları uygulanırken, 5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihinde yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı kararı nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının, 15.04.2020 tarihli ve 31100 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesi ile 5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinde yapılan değişikliğin infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
2. Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, gerekçeye, Mahkemenin kanaat ve takdiri ile incelenen dava dosyası içeriğine göre, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz sebeplerinin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Ancak;

3. Dosya kapsamına göre, 19.09.2015 günü saat 02.00 ila 04.30 arasında gece vakti, şikâyetçinin ikametinin önünden şikâyetçiye ait motosikletin çalınmasının ardından kolluk görevlilerince aynı gün saat 16.45 sıralarında sanığın suça konu motosikleti itekleyerek götürürken yakalandığının anlaşıldığı olayda, sanığın savunmasında suça konu motosikleti 18.09.2015 günü saat 17.30 sıralarında parkta tanımadığı kişiden aldığını savunmuş ise de, şikâyetçinin beyanına göre motosikletin sanığın iddia ettiği zaman diliminden sonraki bir zaman diliminde çalınmış olması, sanığın aynı gün motosikletle yakalanması ve sanığın motosikleti aldığını ileri sürdüğü kişiyle ilgili herhangi bir kimlik bilgisi bildirmemesi karşısında, sanığın savunmasının suçtan kurtulmaya yönelik olduğu, sanığın eyleminin hırsızlık suçunu oluşturduğu ve motosikletin çalındığı yerin bina eklentisi niteliğinde olup olmadığı araştırılıp sonucuna göre 5237 sayılı Kanun’un 142/2-h maddesi veya aynı Kanun’un 142/1-e maddesi ile uygulama yapılması gerektiği gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek 5237 sayılı Kanun’un 165/1. maddesi uyarınca suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan hüküm kurulması nedeniyle hüküm hukuka aykırı bulunmuştur.
4. İddianamede sanık hakkında hırsızlık suçundan TCK’nın 142/2-h, 143. maddelerinin uygulanmasının talep edildiği nazara alınarak; 5237 sayılı Kanun’un 142 inci maddesinde 6545 sayılı Kanun’un 62. maddesi ile yapılan ve 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik uyarınca, sanığa yüklenen 5237 sayılı Kanun’un 142/2-h, 143. maddelerinde öngörülen suçun gerektirdiği cezanın alt sınırının 5 yıldan fazla olması ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14.10.2021 tarihli, 2021/35 Esas, 2021/473 Karar sayılı kararı dikkate alınarak, 5271 sayılı Kanun’un 150/3. maddesi uyarınca sanığa zorunlu müdafii atanması gerektiği gözetilmeden, yargılamaya devam edilerek aynı Kanun’un 188/1 ve 289/1-e maddelerine aykırı davranılması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması nedeniyle hüküm hukuka aykırı bulunmuştur.
5. Tekerrüre esas alınan Konya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/14 Esas, 2012/183 Karar sayılı ilâmında, sanık hakkında birden fazla suçtan verilmiş cezalar olduğu nazara alınarak, bu cezalardan en ağırı olan nitelikli hırsızlık suçundan verilen cezanın tekerrüre esas alınması gerektiği gözetilmeden, ilâmın tamamının tekerrüre esas alınması suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi, hukuka aykırı bulunmuştur.
6. Kabule göre de;
24.10.2019 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun’un 253. maddesi ile uzlaştırma hükümleri yeniden düzenlenmiş olup, sanığın eylemine uyan 5237 sayılı Kanun’un 165/1. maddesinde düzenlenen suçun uzlaşma kapsamına alındığı nazara alınarak, uzlaştırma işlemi yapılıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu anlaşılmıştır.
V. KARAR
Gerekçe bölümünün 3, 4, 5 ve 6 numaralı bentlerinde açıklanan nedenlerle Konya 11. Asliye Ceza Mahkemesinin, 02.06.2016 tarihli ve 2015/811 Esas, 2016/449 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321. maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA, bozma sonrası kurulacak hükümde ceza miktarı yönünden 1412 sayılı Kanun’un 326. maddesinin son fıkrasının gözetilmesine,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
08.02.2023 tarihinde karar verildi.