Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2023/22823 E. 2023/5606 K. 17.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/22823
KARAR NO : 2023/5606
KARAR TARİHİ : 17.10.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2016/138 E., 2016/516 K.

HÜKÜMLER : Mahkûmiyet

TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

Sanıklar hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 305. maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260/1. maddesi gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu;
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10/2. maddesinin, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile … kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, önce bilinen en son adres (Bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, 7201 sayılı Kanun’un 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi hâlinde, aynı Kanun’un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, 7201 sayılı Kanun’un 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması gerekirken, sanık …’ın yokluğunda verilen kararın doğrudan MERNİS adresi ile aynı olan bilinen en son adresine 7201 sayılı Kanun’un 21/2. maddesine göre yapılan tebliğ işleminin geçersiz olduğunun anlaşılması karşısında, öğrenme üzerine vekâletname ibraz eden sanık … müdafiinin 07.09.2016 tarihli temyiz isteminin süresinde olduğu;
Sanık …’in de yokluğunda verilen kararın, sanığın duruşmada bildirdiği cezaevi adresi yerine doğrudan MERNİS adresine tebliğe çıkarılması üzerine aynı konutta ikamet eden yakınına tebliğ edildiği, UYAP üzerinden yapılan inceleme sonucunda sanığın tebliğ tarihinde Şanlıurfa E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olduğunun tespit edildiği, buna göre yapılan tebliğ işleminin usûlsüz olduğu anlaşılmakla, sanık …’in de öğrenme üzerine sunduğu 28.11.2016 tarihli temyiz isteminin süresinde olduğu;
1412 sayılı Kanun’un 317. maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142. maddesinde 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik yapılmasına Dair Kanun’un 62. maddesi ile yapılan ve 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik uyarınca, sanıklara yüklenen 5237 sayılı Kanun’un 142/2-h ve 143. maddelerinde öngörülen suçun gerektirdiği cezanın alt sınırının 5 yıldan fazla olması ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 14.10.2021 tarihli ve 2021/35 Esas, 2021/473 Karar sayılı kararı dikkate alınarak, 5271 sayılı Kanun’un 150/3. maddesi uyarınca sanıklara zorunlu müdafi atanması gerektiği gözetilmeden, yargılamaya devam edilerek aynı Kanun’un 188/1 ve 289/1-e maddelerine aykırı davranılması suretiyle sanıkların savunma haklarının kısıtlanması hukuka aykırı bulunmuştur.
Açıklanan nedenle, başkaca yönleri incelenmeyen Şanlıurfa 8. Asliye Ceza Mahkemesinin, 30.06.2016 tarihli ve 2016/138 Esas, 2016/516 Karar sayılı kararına yönelik sanık …’in ve sanık … müdafiinin temyiz istekleri yerinde görüldüğünden hükümlerin, 1412 sayılı Kanun’un 321. maddesi gereği Tebliğname’ye uygun olarak BOZULMASINA, dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 17.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.