Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2023/1620 E. 2023/4955 K. 28.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/1620
KARAR NO : 2023/4955
KARAR TARİHİ : 28.09.2023


MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2018/138 E., 2021/330 K.

SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet

TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Ret, onama

A. Sanık … Hakkında Kurulan Hüküm Yönünden
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 09.06.2020 tarihli ve 2020/39 Esas, 2020/272 Karar sayılı ilâmında belirtilen ilkeler çerçevesinde; önceki mahkûmiyet hükmünü temyiz etmemesinden dolayı hakkındaki hüküm kesinleşen hükümlü …’nün, sanıklar … ve … hakkındaki temyiz incelemesi sırasında sirayet nedeniyle hakkında yeniden kurulan hükmü temyize hak ve yetkisi bulunmadığından, temyiz isteminin 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 317. maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak REDDİNE,
B. Sanıklar … ve … Hakkında Kurulan Hükümler Yönünden
Sanıklar hakkında bozma üzerine kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Kanun’un 305. maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260/1. maddesi gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 20.07.2017 tarihli ve 7035 sayılı Kanun’un 21. maddesiyle yapılan değişiklik uyarınca 5271 sayılı Kanun’un 291/1. maddesinde yedi gün olarak belirtilen temyiz süresinin on beş gün olarak değiştirildiği, ancak Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete geçtiği 20.07.2016 tarihinden önce verilen ve Yargıtaydan geçen dosyalar hakkında 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca hüküm kesinleşinceye kadar 1412 sayılı Kanun’un 305-326. maddeleri uygulanmakta olduğundan, daha önce Yargıtay incelemesinden geçmiş dosyada temyiz süresine ilişkin bir değişiklik yapılmadığı dikkate alındığında; 25.06.2021 tarihli kararda temyiz süresinin tebliğden itibaren 15 gün olduğu belirtilerek yanıltmaya neden olunduğunun anlaşılması karşısında, 11.10.2021 tarihinde tebliğ edilen hükmü, 19.10.2021 tarihli temyiz dilekçesi ile temyiz eden sanık …’ın temyiz isteğinin ve sanık …’un temyiz isteğinin aynı Kanun’un 310. maddesi gereği süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317. maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Osmaneli Cumhuriyet Başsavcılığının, 17.04.2012 tarihli ve 2012/76 Esas sayılı iddianamesi ile sanıkların geceleyin iş makinasının yakıt deposuna ait tahliye tıpasını açmak suretiyle mazot çaldıkları ve bu şekilde üzerlerine atılı hırsızlık suçunu işlediklerinden bahisle eylemlerine uyan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/1-b, 143, 37/1, 53. maddeleri gereğince cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açılmıştır.
2.Osmaneli Asliye Ceza Mahkemesinin, 30.01.2014 tarihli kararı ile sanıklar hakkında 5237 sayılı Kanun’un 142/1-b, 143/1, 58. maddeleri uyarınca 2 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verilmiş; anılan kararın sanıklar tarafından temyizi üzerine Yargıtay 13. Ceza Dairesinin, 02.04.2018 tarihli ve 2016/13106 Esas, 2018/4765 Karar sayılı kararı ile; sanıkların eylemlerinin aynı Kanun’un 142/1-e maddesindeki suçu oluşturduğu, suçun gece işlendiğinin sabit olmadığı ve sanıklar hakkında kısmî iade nedeniyle etkin pişmanlık hükümlerinin tartışılması gerektiği nedenleriyle bozulmasına karar verilmiştir.
3. Bozma üzerine Osmaneli Asliye Ceza Mahkemesinin, 25.06.2021 tarihli ve 2018/138 Esas, 2021/330 Karar sayılı kararı ile sanıklar hakkında; hırsızlık suçundan 5237 sayılı Kanun’un 142/1-e, 168/1, 62/1. maddeleri uyarınca 6 ay 20 gün hapis cezaları ile cezalandırılmalarına, her iki sanık yönünden aynı Kanun’un 53/1. maddesi gereği hak yoksunluklarının uygulanmasına ve cezalarının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1. Sanık …’un temyiz isteği; atılı suçu işlemediğine, arkadaşı olan sanık …’yü almaya gittiğinde ellerinde bidonlarla aracına bindiklerine, diğer şahsı tanımadığına, yorgun olduğu için aracını sürmesi için bu şahsa verdiğine, beraati gerektiğine ilişkindir.
2. Sanık …’ın temyiz isteği; suçsuz olduğuna, sanıklardan …’un kendisini araması üzerine onu almaya gittiğine, suç ve cezanın orantılılık ilkesine aykırı olarak kurulduğuna, lehe maddelerin uygulanmadığına, dava zamanaşımına uğradığından düşme kararı verilmesi, beraati gerektiğine ve re’sen gözetilecek diğer sebeplere ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1.Sanıkların 03.04.2012 tarihinde araçları ile olay yerine geldikleri, içerisinde 120 litre mazot bulunan suça konu vincin deposunun altında bulunan tahliye tapasını açarak, 50 litrelik iki tane bidona mazot doldurdukları, bidonları araca yükleyerek Sapanca istikametine geldikleri araç ile seyir ettikleri, aracın Sakarya ili Sapanca ilçesinde polis ekiplerince durdurulmak istendiği, fakat sanıkların dur ihtarına uymadıkları, aracın polis ekibince takip edildiği, seyir esnasında mazot çekmekte kullandıkları hortumu ve mazot bidonlarını attıkları, belirli bir süre takipten sonra sanıkların yakalandıkları, sanıkların bulundukları araçta mazot çekmekte kullanılan aletlerin ele geçirildiği, sanıkların olay sonrası soruşturma evresinde çaldıkları mazotun yerini göstermek suretiyle kısmî iadeyi sağlayıp etkin pişmanlıkta bulundukları ve şikâyetçinin alınan beyanında kısmî iadeye rıza gösterdiği, Yerel Mahkemece kabul edilmiştir.
2. Sanıkların tevil yollu ikrara yönelik savunmaları, Olay Yakalama ve Üst Arama Tutanağı, Tartı Tutanağı, dava dosyasında mevcuttur.
IV. GEREKÇE
a. Sanık … Hakkında Kurulan Hüküm Yönünden
Temyiz dışı sanık …’nün savcılık huzurunda verdiği olayla uyumlu beyanı, sanıkların tevil yollu ikrara yönelik beyanları ve tüm dosya kapsamına göre suçun sübutuna yönelik Mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığı, sanığın eylemine uyan suç için öngörülen 8 yıllık olağan ve 12 yıllık olağanüstü zamanaşımı süresinin de dolmadığı anlaşıldığından, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamış, kurulan hükümlerde Mahkemece lehe hükümlerin yerinde, yeterli ve kanunî gerekçeye istinaden uygulanmamasına karar verildiği anlaşıldığından sanığın bu yöndeki temyiz itirazları da yerinde görülmemiş, bozma kararı üzerine yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı anlaşıldığından, kurulan hükümde hukuka aykırılık görülmemiştir.
b. Sanık … Hakkında Kurulan Hüküm Yönünden
Temyiz dışı sanık …’nün savcılık huzurunda verdiği olayla uyumlu beyanı, sanıkların tevil yollu ikrara yönelik beyanları ve tüm dosya kapsamına göre suçun sübutuna yönelik Mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamış, bozma kararı üzerine yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı anlaşıldığından, sanığın diğer temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir. Ancak;
Sanık hakkında bozma öncesi tekerrüre esas alınan Sapanca Asliye Ceza Mahkemesinin 03.06.2008 tarihli ve 2007/155 Esas, 2008/166 Karar sayılı ilâmına konu 1 yıl 11 ay 10 gün hapis cezasına konu ilâmın suç tarihinden sonra kesinleşmesi ve adlî sicil kaydında daha ağır cezaya hükmedilmiş başka bir ilâmının bulunması nedeniyle bu hususun Yargıtay 13. Ceza Dairesinin, 02.04.2018 tarihli ve 2016/13106 Esas, 2018/4765 Karar sayılı kararında aleyhe temyiz bulunmadığından bozma sebebi yapılmayıp, eleştiri konusu yapılmakla yetinildiği anlaşılmakla, bozma sonrası kurulan hükümde tekerrüre ilişkin gözetilmesi gereken 1412 sayılı Kanun’un 326/son maddesine göre, infaz aşamasında koşullu salıverilme süresine eklenecek miktar bakımından bozma öncesi verilen kararda tekerrüre esas alınan ilâmındaki ceza miktarının esas alınması gerektiğinin gözetilmemesi, hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR
a. Sanık … Hakkında Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçe bölümünde (a) bendinde açıklanan nedenlerle Osmaneli Asliye Ceza Mahkemesinin, 25.06.2021 tarihli ve 2018/138 Esas, 2021/330 Karar sayılı kararında sanık tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanığın temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak ONANMASINA,
b. Sanık … Hakkında Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçe bölümünde (b) bendinde açıklanan nedenle Osmaneli Asliye Ceza Mahkemesinin, 25.06.2021 tarihli ve 2018/138 Esas, 2021/330 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321. maddesi gereği Tebliğname’ye aykırı olarak, BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün olduğundan, hüküm fıkrasından sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 58. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkarılıp yerine “sanık …’un Sapanca Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/84 Esas, 2009/351 Karar sayılı kararıyla mükerrir olduğu anlaşılmakla, hükmolunan cezanın aynı Kanun’un 58/6. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, ayrıca cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına, sanığın kazanılmış hakkı gözetilerek 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 108/2. maddesi uyarınca tekerrür nedeniyle koşullu salıverme süresine eklenecek miktarın 1412 sayılı Kanun’un 326/son maddesi gözetilerek 1 yıl 11 ay 10 ay hapis cezası esas alınarak belirlenmesine” ibaresinin eklenmesi suretiyle, diğer yönleri usûl ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 28.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.