Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2023/15615 E. 2023/3214 K. 31.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/15615
KARAR NO : 2023/3214
KARAR TARİHİ : 31.05.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI :2014/104 D.İş
SUÇ :Hırsızlık
HÜKÜM :Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ :Onama

Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 22.06.2022 tarihli ve 2022/3511 Esas, 2022/12997 Karar sayılı ilamı ile dava dosyasına ilişkin soruşturma ve kovuşturma evrakının dosya içinde bulunmadığı anlaşıldığından, dosyanın tüm soruşturma ve kovuşturma evrakının aslı veya onaylı sureti denetime olanak verecek şekilde dosya içerisine konularak gönderilmesi istenilmiş ise de; 30.09.2022 tarihli tutanakta, dosyanın fiziki olarak bulunamadığı, 30.09.2022 tarihinde cezaevinde bulunan hükümlü ile SEGBİS ile iletişime geçilerek elinde belge varsa istenmesi üzerine hükümlünün belge olmadığını söylediği, … 1. Sulh Ceza Mahkemesi arşivinde dosyaların devir teslimine dair evrak bulunmadığı, eldeki evrakın temyiz için gönderildiğinin belirtilmiş olması karşısında, dosyada mevcut belgeler üzerinden inceleme yapılmış olup; … 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 05.06.2014 tarihli ve 2014/104 D. İş sayılı kararı ile sanık hakkında verilen mahkumiyet hükmünün yasa yolu bildiriminde “itiraz yolunun açık olduğu” belirtilmek suretiyle hükümlünün yanıltıldığı, … Cumhuriyet Başsavcılığının 06.10.2021 tarihli yazısı ile, yasa yolunun düzeltilerek sanığa yeniden tebligat yapılmasının istenmesi üzerine Mahkeme verilen 05.10.2021 tarihli tavzih kararının sanığa 11.11.2021 tarihinde tebliğ edildiği ve hükümlünün hükmü süresi içerisinde 15.11.2021 tarihinde temyiz ettiği belirlenerek yapılan incelemede;
Hükümlü hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükmün, karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 305. maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260/1. maddesi uyarınca temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310. maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317. maddesi uyarınca temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı, yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Hükümlü hakkında, … Cumhuriyet Başsavcılığının 1995/74-2343 İddianame No.lu iddianamesi ile, sanığın 08.03.1995 tarihinde saat 18.00 sıralarında, yanında kimlikleri tespit edilemeyen 2 kişi ile birlikte, şikâyetçinin evinin penceresini kırmak suretiyle girip televizyon çalmak isterken yakalanması şeklindeki eylemi nedeniyle 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 491/4-son, 62, 522,40. maddeleri gereğince cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.
2. Hükümlünün, … 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 30.11.1995 tarihli ve 1995/908 Esas, 1995/1668 Karar sayılı kararı ile, 756 sayılı Kanun’un 491/4-son, 62, 522. maddeleri gereğince 1 yıl 6 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
3. … C. Başsavcılığının 30.05.2014 tarihli uyarlama talebi üzerine, … 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 05.06.2014 tarihli ve 2014/104 D. İş sayılı kararı ile, hükümlünün 142/1-b, 35, 53. maddeleri gereğince 1 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarının uygulanmasına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Hükümlünün temyiz istemi, sadece eski sabıkalı olması nedeniyle ceza verildiği, olay yerini dahi bilmediğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1.Hükümlünün 08.03.1995 tarihinde, saat 18.00 sıralarında, yanında kimlikleri tespit edilemeyen iki kişi ile birlikte, pencereyi kırmak suretiyle şikâyetçinin konutuna girip çalmak istedikleri televizyonu, etraftan görülmeleri üzerine bahçeye bırakarak kaçmak isterken yakalandığı, hükümlü hakkında 765 sayılı Kanun’un 491/4-son maddesi uyarınca takdiren 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılacağı, eylemin teşebbüs aşamasında kalması nedeniyle aynı Kanun’un 62. maddesi uyarınca 1/3 oranında indirilerek 1 yıl 4 ay hapis, televizyonun değeri pek fahiş sayılarak aynı Kanun’un 522. maddesi gereğince 1 yıl 6 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılacağı, aynı eyleme uyan 5237 sayılı Kanun’un 142/1-b maddesi uyarınca 2 yıl hapis, aynı Kanun’un 35. maddesi gereğince 1/3 oranında indirilerek 1 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılacağı, her iki hüküm sonuç cezalar yönünden karşılaştırıldığında açıkça daha az cezayı öngören 5237 sayılı Kanun hükümlerinin daha lehe olduğu Yerel Mahkemece kabul edilmiştir.
2. Hükümlü hazırlık aşamasında müdafii ile birlikte alınan ifadesinde suçu ikrar etmiş, kovuşturma aşamasında kabul etmemiş, çelişki nedeniyle sorulduğunda ise soruşturma aşamasında işkenceye maruz kaldığını söylemiştir.
IV. GEREKÇE
1- 5252 sayılı Kanun’un 9/1. maddesi, 01.06.2005 tarihinden önce kesinleşmiş hükümlerle ilgili olarak 5237 sayılı Kanun’un lehe olan hükümlerinin derhal uygulanabileceği hallerde duruşma yapılmaksızın da karar verilebileceğini öngörmüşse de; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.12.2005 tarihli ve 162/173 sayılı kararında açıklandığı gibi lehe olan yasanın belirlenmesi herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmasını, takdir hakkının kullanılmasını gerektiriyorsa veya sonraki yasa ile cezanın kişiselleştirilmesine ilişkin hükümlerin uygulanması olanağı doğmuşsa yargılamasının duruşmalı yapılması zorunludur. Evrak üzerinde inceleme yapılabilmesi ise ancak belirtilen bu haller dışında söz konusu olabilecektir. Hükümlü hakkında lehe olan yasanın saptanabilmesi için takdir hakkının kullanılması gerekeceğinden duruşma açılıp uyarlama yargılaması yapılarak karar verilmesi gerekirken evrak üzerinde yazılı şekilde karar verilmesi,
2- 5237 sayılı Kanun’un 7/2 ve 5252 sayılı Kanun’un 9/3. maddesi uyarınca hükümlü yararına olan hükmün önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümlerinin olaya uygulanarak ortaya çıkacak sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle bulunacağı gözetilip, anılan Yasa’nın 141. ve 142. maddelerinde tanımlanan hırsızlık suçu ile 765 sayılı Kanun’un 491/4-son maddesinde yer alan suçun öğelerinin farklı olduğu; hükümlünün şikâyetçiye yönelik eyleminin, 5237 sayılı Kanun’un 142/1-b maddesine uyan hırsızlığın yanı sıra, aynı Kanun’un 116/1, 119/1-c ve 151/1. maddelerine uyan konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarını da oluşturduğu ve mala zarar verme suçu yönünden 5271 sayılı Kanun’un 253 ve 254. maddelerinde öngörülen uzlaşma hükümlerinin uygulanma olanağı değerlendirilip sonucuna göre, 765 sayılı Kanun ile 5237 sayılı Kanun’un ilgili maddeleri uyarınca denetime olanak verecek şekilde ayrı ayrı uygulamalar yapılıp, cezalar belirlenip, sonuç cezaların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle lehe olan yasanın belirlenmesi zorunluluğu bozmayı gerektirmiştir.

V.KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle … 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 05.06.2014 tarihli ve 2014/104 D.İş sayılı kararına yönelik hükümlünün temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321. maddesi gereği Tebliğname’ye aykırı olarak BOZULMASINA, dava dosyasının Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 31.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.