Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2023/14 E. 2023/998 K. 02.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/14
KARAR NO : 2023/998
KARAR TARİHİ : 02.03.2023

MAHKEMESİ:Asliye Ceza Mahkemesi

Suça sürüklenen çocuk hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 305. maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260/1 maddesi uyarınca temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310. maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317. maddesi uyarınca temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Suça sürüklenen çocuk hakkında,.Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 28.07.2015 tarihli ve 2015/10428 soruşturma numaralı iddianame ile; şikâyetçi sokakta elinde cep telefonu ile beklerken elinden cep telefonunu alarak kaçtığından bahisle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/2-b, 31/3 maddeleri uyarınca hırsızlık suçundan cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

2. . 1. Çocuk Mahkemesinin 22.12.2015 tarihli ve 2015/740 Esas, 2015/1130 Karar sayılı kararı ile dosyanın bağlantı nedeniyle .5. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/646 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
3. . 5. Asliye Ceza Mahkemesinin, 13.05.2016 tarihli ve 2015/646 Esas, 2016/503 Karar sayılı kararı ile suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 142/2-b, 31/3, 168/2, 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz istemi, suça sürüklenen çocuğun atılı suçu işlemediği, dosya kapsamındaki tek delilin mağdur tarafından yapılan teşhis işlemi olduğu, yargılama aşamasında mağdurun suça sürüklenen çocuğu teşhis edemediği, suça sürüklenen çocuğun mağdurun zararını soruşturma aşamasında karşılamasına rağmen TCK’nın 168/2. maddesinin uygulandığı, suça sürüklenen çocuğun yaşı göz önüne alınarak lehe hükümlerin uygulanmadığı, hırsızlık konusu malın değerinin az olması nedeniyle TCK’nın 145. maddesinin uygulanması gerektiğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Olay günü gündüz vakti saat 17.00 sıralarında mağdur evinin önünde oturduğu sırada, suça sürüklenen çocuğun elinden cep telefonunu alarak kaçtığı, temyiz dışı sanık …’ın mağdura yardım etmek bahanesiyle suça sürüklenen çocuğun peşinden koştuğu, mağdurun şikâyetçi olması üzerine olay yerinin yakınlarında eşgâle uygun iki kişinin bulunduğu, mağdurun soruşturma aşamasında sanığı kesin olarak teşhis ettiği, sanık ile suça sürüklenen çocuğun arkadaş olduklarını beyan ettikleri, suça sürüklenen çocuğun atılı suçu kabul etmediği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin suça sürüklenen çocuk tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasıfları ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, suça sürüklenen çocuk müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiş, 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihinde yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının, 15.04.2020 gün ve 31100 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesi ile TCK’nın 53. maddesinde yapılan değişiklikle birlikte infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür. Ancak;

1- Suça sürüklenen çocuk hakkında hüküm kurulurken temel cezanın alt sınırdan belirlenmesine karar verildikten sonra, suç tarihi itibarıyla 5237 sayılı Kanun’un 142/2-b maddesinde düzenlenen hırsızlık suçunun gerektirdiği hapis cezasının alt sınırı 5 yıl olduğu halde, temel cezanın 3 yıl hapis cezası olarak tayin edilmesi suretiyle eksik ceza tayini,
2- Mağdurun zararının karşılandığını beyan ettiği, dikkate alındığında hangi aşamada karşılandığı taraflardan sorulup araştırılarak, sonucuna göre suça sürüklenen çocuk hakkında 5237 sayılı Kanun’un 168/1 veya 168/2. maddesinde yer alan etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilmeden, zararın kovuşturma aşamasında karşılandığından bahisle aynı Kanun’un 168/2. maddesi gereğince indirim yapılarak eksik kovuşturma ile yazılı şekilde karar verilmesi,
3- Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olan ve fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış olan suça sürüklenen çocuk hakkında hükmolunan kısa süreli hapis cezasının, 5237 sayılı Kanun’un 50/3. maddesi gereğince, aynı maddenin 1. fıkrasında yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinin zorunlu olduğunun gözetilmemesi,
4- Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20.11.2018 tarihli ve 2016/6-986 E., 2018/554 K. sayılı içtihadında belirtildiği üzere, 15-18 yaş aralığında bulunan suça sürüklenen çocuk hakkında 5395 sayılı Kanun’un 35/1. maddesi uyarınca sosyal inceleme yaptırılıp rapor aldırılmasının zorunlu olmadığı ancak rapor aldırılmaması halinde gerekçesinin kararda gösterilmesi gerektiği halde, suça sürüklenen çocuk hakkında sosyal inceleme raporu aldırılmama nedeninin gerekçeli kararda gösterilmemesi hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle.5. Asliye Ceza Mahkemesinin, 13.05.2016 tarihli ve 2015/646 Esas, 2016/503 Karar sayılı kararına yönelik suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321. maddesi gereği BOZULMASINA, bozma sonrası kurulacak hükümde ceza miktarı yönünden 1412 sayılı Kanun’un 326/son maddesinin gözetilmesine, dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 02.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.