YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/10416
KARAR NO : 2023/2062
KARAR TARİHİ : 24.04.2023
B O Z MA Ü Z E R İ N E
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2015/132 E., 2015/271 K.
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Ret
Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 305. maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260/1. maddesi gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10/2. maddesinde “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, önce bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun’un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından, tebligata, Tebligat Kanunu’nun 23/1-8 ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin, sanığın yokluğunda verilen hükmün doğrudan adres kayıt sistemindeki adresine yapılan karar tebliği işleminin geçersiz olması karşısında, sanığın temyiz isteminin öğrenme üzerine süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317. maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının, 2012/69382 soruşturma numaralı iddianamesi ile sanık hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/1-b, 143, 116/2-4, 119/1-c, 53. maddeleri kapsamında hırsızlık ve iş yeri dokunulmazlığının ihlâli suçlarından kamu davaları açılmıştır.
2.Bursa 10. Asliye Ceza Mahkemesinin, 02.04.2013 tarihli ve 2012/862 Esas, 2013/260 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında hırsızlık suçundan 5237 sayılı Kanun’un 142/1-b, 143, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 2 yıl 11 ay hapis cezası ve hak yoksunluklarına; iş yeri dokunulmazlığının ihlâli suçundan aynı Kanun’un 116/2-4, 119/1-c, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
3.Bursa 10. Asliye Ceza Mahkemesinin, 02.04.2013 tarihli ve 2012/862 Esas, 2013/260 Karar sayılı kararının sanık tarafından temyizi üzerine Yargıtay 13. Ceza Dairesi’nin 19.11.2014 tarihli ve 2014/9565 Esas, 2014/32629 Karar sayılı ilâmı ile; iş yeri dokunulmazlığının ihlâli suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün onanmasına, hırsızlık suçundan kurulan hükmün ise soruşturma aşamasında suça konu diz üstü bilgisayarların iade edilmesi nedeniyle etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiğinin değerlendirilmesi gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
4. Bursa 10. Asliye Ceza Mahkemesinin, 26.03.2015 tarihli ve 2015/132 Esas, 2015/271 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında hırsızlık suçundan 5237 sayılı Kanun’un 142/1-b, 143, 168/1, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 11 ay 20 gün hapis cezası ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz istemi, kararın yüzüne karşı okunmadığı ve gerekçeli kararın da kendisine tebliğ edilmediği, hakkında verilen mahkûmiyet kararını temyiz ettiğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Şikâyetçiye ait iş yerine 08.11.2012 günü gece saatlerinde girilerek iki adet diz üstü bilgisayarın çalındığı, emniyet tarafından yapılan çalışma neticesinde, 16 GL 301 plaka nolu aracın olaya karıştığının tespit edildiği, aracın bir firmadan sanık tarafından kiralandığı ve sanığın da aşamalarda, temyiz dışı sanıklar ile suçu işlediğini ikrar ettiği anlaşılmıştır. Ayrıca iş yerinden çalınan suça konu eşyaların soruştrma aşamasında şikâyetçiye iade edildiği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinde öngörülen hak yoksunlukları uygulanırken, 15.04.2020 gün ve 31100 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesi ile 5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinde yapılan değişikliğin infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanığın yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Bursa 10. Asliye Ceza Mahkemesinin, 26.03.2015 tarihli ve 2015/132 Esas, 2015/271 Karar sayılı kararında sanık tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanığın temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle ONANMASINA, dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.04.2023 tarihinde karar verildi.