Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2022/5554 E. 2022/17116 K. 19.10.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/5554
KARAR NO : 2022/17116
KARAR TARİHİ : 19.10.2022

Karşılıksız yararlanma suçundan şüpheli … hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda, … Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 13/10/2020 tarihli ve 2019/42032 soruşturma, 2020/8931 esas, 2020/6127 sayılı iddianamenin iadesine dair … 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/10/2020 tarihli ve 2020/947 iddianame değerlendirme sayılı kararına karşı yapılan itirazın kabulü ile iade kararının kaldırılmasına ilişkin … 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 16/12/2020 tarihli ve 2020/584 değişik iş sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 27/04/2022 gün ve 3309/2022 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08/06/2022 gün ve 2022/70361 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 12/04/2018 tarihli ve 2018/2565 esas, 2018/5584 karar sayılı ilâmında yer alan, “Karşılıksız yararlanma suçu bakımından özel bir etkin pişmanlık düzenlemesi olan TCK’nın 168/5. maddesi gereğince ve kanun koyucunun amacı doğrultusunda şikâyetçi kurumun uğradığı zararı, vergisi dahil suç tutanağı ile belirlenmiş veya belirlenecek olan cezasız tutarının ödenmesi halinde şüpheli hakkında kamu davası açılamaz. Maddede “ … bahsedilen zarar, vergili ve cezasız miktardır … Bu durumda Cumhuriyet savcısı sulh ceza hâkiminden keşif yapılıp rapor alınması için talepte bulunmalı ve alınacak rapor sonucunda sanığa ödeme bildiriminde bulunmalıdır. Yargıtay’ımızın istikrar bulmuş içtihatları da bu yönde olup, gecikme faizi ve benzeri zararlar 168. madde kapsamında değerlendirilemez. (Y. 17. C.D.’nin 16.06.2017, 2015/18830 E. ve 2016/9113 K. sayılı kararında olduğu gibi.)…Maddeye göre, ödenmesi halinde şüpheli hakkında takipsizlik kararı verilmesi sonucunu doğuracak olan vergili zarar miktarı gerekirse keşifte yaptırılmak (yada yapılmak) suretiyle tespit edilip, şüphelinin bu miktarı şikâyetçi kuruma ödemesi halinde hakkında dava açılmayacağına dair bir bildirimde bulunulmamıştır.Bu sebeple iddianamenin iadesi ve bu karara yönelik itirazın reddi kararları usul ve yasaya uygundur.” şeklindeki açıklamalar nazara alındığında, her ne kadar … Cumhuriyet Başsavcılığınca dosyaya sunulan bilirkişi raporu dikkate alınarak şüpheliye borcunu ödemesi için 15 günlük süre verildiği 24/03/2020 tarihli tutanak ile kendisine bildirilmiş ise de, şüphelinin kolluktaki beyanında, kendisine tebliğ edilen 1.759,21 Türk lirası parayı …’a ödemek istediğini, ancak borcunun 5.543,46 Türk lirası olduğu ve bu miktarı ödemesi gerektiği söylendiği için parayı ödeyemediğini beyan etmesi, mahkemenin iade gerekçesinde,…’ın bu gibi durumlarda kısmi ödemeyi kabul etmeyerek bir çok kişiyi mağdur ettiğinin dosyalardan belli olduğu, şüpheliye elden takipli veya kuruma ödeme kabul etmesi için müzekkere yazılmadığı gibi, kurumun banka hesabının da bildirilmediği gerekçesiyle iddianamenin iadesine karar verildiği anlaşılmış olup, iddianamenin iadesi gerekçesi ve şüpheli beyanı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, şüpheliye usulüne uygun şekilde yapılmış bir bildirim bulunmadığı gözetilmeden, iddianamenin iadesi kararına karşı yapılan itirazın reddi yerine, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
6352 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 05.07.2012 tarihi sonrasında işlenen karşılıksız yararlanma suçlarında 5237 sayılı TCK’nın 163/3. ve 168/5. maddelerine göre soruşturma aşamasında Cumhuriyet Başsavcılığınca müşteki kurumun vergili ve cezasız gerçek zararı bilirkişiye hesaplattırılıp, sanığa miktar da belirtilip usulüne uygun süre verilmek suretiyle “bilirkişinin hesapladığı kurumun vergili ve cezasız gerçek zararını soruşturma tamamlanmadan önce tamamen tazmin etmesi durumunda hakkında kamu davası açılmayacağına” dair bildirimde bulunulması gerektiği ve bildirim sonrası verilen sürede kurumun gerçek zararı soruşturma tamamlanmadan önce tamamen tazmin edilmesi halinde bu bir dava şartı olduğundan TCK’nın 168/5. maddesine göre kamu davasının açılamayacağının anlaşılması karşısında; her ne kadar … Cumhuriyet Başsavcılığınca dosyaya sunulan bilirkişi raporu dikkate alınarak şüpheli …’a borcunu ödemesi için 15 günlük süre verildiği 30/09/2020 tarihli tutanak ile kendisine bildirilmiş ise de, şüphelinin kolluktaki beyanında, kendisine tebliğ edilen 1.759,21 Türk lirası parayı …’a ödemek istediğini, ancak borcunun 5.543,46 Türk lirası olduğu ve bu miktarı ödemesi gerektiği söylendiği için parayı ödeyemediğini beyan etmesi, mahkemenin iade gerekçesinde,…’ın bu gibi durumlarda kısmi ödemeyi kabul etmeyerek bir çok kişiyi mağdur ettiğinin dosyalardan belli olduğu, şüpheliye elden takipli veya kuruma ödeme kabul etmesi için müzekkere yazılmadığı gibi, kurumun banka hesabının da bildirilmediği gerekçesiyle iddianamenin iadesine karar verildiği anlaşılmış olup, iddianamenin iadesi gerekçesi ve şüpheli beyanı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, şüpheliye usulüne uygun şekilde yapılmış bir bildirim bulunmadığı gözetilmeden, iddianamenin iadesi kararına karşı yapılan itirazın reddi yerine, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi nedeniyle kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, (…) 8. Ağır Ceza Mahkemesinden kesin olarak verilen 16/12/2020 tarihli ve 2020/584 Değişik İş sayılı kararın 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkra (a) bendi uyarınca sonraki işlemlerin itiraz merciince yerine getirilmesine, 19/10/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.