YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/528
KARAR NO : 2022/16716
KARAR TARİHİ : 12.10.2022
Nitelikli hırsızlık, işyeri dokunulmazlığını ihlal etme ve mala zarar verme suçlarından suça sürüklenen çocuk …’in 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/2-h, 143, 151/1, 31/3 (3 kez), 116/4, 119/1-c, 62/1 (3 kez) ve 52. maddeleri gereğince 4 yıl 2 ay hapis, 1 yıl 1 ay 10 gün hapis ve 1.320,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Aliağa 2. Asliye Ceza Mahkemesinin (Çocuk Mahkemesi Sıfatıyla) 30/06/2015 tarihli ve 2015/205 esas, 2015/633 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 25/10/2021 gün ve 11546-2021-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07/12/2021 gün ve 2022/133128 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
1)Dosya kapsamına göre, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 150/2. maddesindeki “Müdafii bulunmayan şüpheli veya sanık; çocuk, kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ise, istemi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, suç tarihinde 18 yaşını ikmal etmemiş olan suça sürüklenen çocuğa baro tarafından zorunlu müdafii atanmak suretiyle, müdafii huzurunda savunmasının tespit edilmesi gerektiği gözetilmeden, savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinde,
2)Yargıtay 2. Ceza Dairesi Başkanlığı’nın 07/06/2021 tarihli ve 2020/11694 esas, 2021/11448 sayılı kararında, “Sanıkların 29/04/2015 tarihli oturumda alınan savunmalarında ve 21/05/2015 tarihli duruşmada müştekinin zararını karşılamak istediklerini belirttiklerinin, müştekinin ise 21/05/2015 tarihli duruşmada şikayetçi olmadığını ve zararının karşılanmasını istemediğini beyan ettiğinin anlaşılması karşısında; sanıklar hakkında hırsızlık ve mala zarar verme suçlarından kurulan hükümlerde kovuşturma aşamasında gerçekleşen etkin pişmanlık nedeniyle 5237 sayılı TCK’nın 168/2. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi” şeklinde belirtildiği üzere, suça sürüklenen çocuk müdafiinin 07/05/2015 tarihli duruşmada, mağdurun zararının giderilmesi için zarar miktarının tespit edilmesini talep etmesi, müştekinin ise kendisinin zararını karşıladığını, zararının karşılanmasını istemediğini beyan etmesi karşısında, hırsızlık ve mala zarar verme suçları bakımından sanığın cezalarından etkin pişmanlık indirimi yapılması gerektiğinin gözetilmemesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Suça sürüklenen çocuk … ile iştirak halinde yüklenen eylemi işlediği iddia edilen suça sürüklenen çocuk … hakkında Aliağa 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 30/06/2015 tarih 2015/205 Esas 2015/633 Karar sayılı hükmün temyiz için Yargıtay’a gönderildiği, Yargıtay 13. Ceza Dairesince inceleme yapılarak 05.12.2017 gün ve 2016/7579 Esas 2017/14033 Karar sayılı ilamla sonuçlandırıldığı, aralarında hukuki ve fiili bağlantı bulunması nedeniyle karara yönelik kanun yararına bozma talebinin, daha önce inceleme yapan Yüksek 13. Ceza Dairesince incelenmesinin daha uygun olacağı değerlendirildiğinden ve Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 03.11.2020 tarihli ve 245 sayılı kararıyla 13. Ceza Dairesinin kapatılarak dosyalarının Yüksek 6. Ceza Dairesine devredilmesi nedeniyle dosyanın Yüksek Yargıtay 6. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 12/10/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.