Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2022/1753 E. 2022/11067 K. 01.06.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/1753
KARAR NO : 2022/11067
KARAR TARİHİ : 01.06.2022

Nitelikli hırsızlık suçundan sanık …’nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/1-e, 168/2 ve 62/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Reyhanlı 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/03/2018 tarihli ve 2017/193 esas, 2018/366 sayılı kararının temyiz edilmeksizin kesinleşmesini müteakip, sanık tarafından yapılan yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine ilişkin aynı Mahkemenin 17/05/2021 tarihli ve 2017/193 esas, 2018/366 sayılı ek kararına karşı yapılan itirazın reddine dair mercii Kırıkhan Ağır Ceza Mahkemesinin 26/07/2021 tarihli ve 2021/376 değişik iş sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 25/01/2022 gün ve 12331/2021 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 09/02/2022 gün ve 2022/14731 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Reyhanlı 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/05/2021 tarihli kararı ile şartları oluşmadığından bahisle yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine karar verilmesini takiben, anılan karara karşı yapılan itirazın reddine karar verilmiş ise de;
Benzer bir olaya ilişkin Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 21/12/2020 tarihli ve 2020/24371 esas, 2020/19540 karar sayılı ilamında, “…hükümlünün yargılama sırasında “Antisosyal kişilik bozukluğu” olduğuna ilişkin beyanda bulunulmadığı gibi bu konuda dosyada herhangi bir bilgi ve belge de bulunmaması, Gölcük Deniz Hastanesi’nin, suç tarihinden önce düzenlenen, hükümlüde “antisosyal kişilik bozukluğu (Kronik nitelik kazanmış)” olduğu ve askerliğe elverişli olmadığına dair sağlık kurulu raporunun hükmün kesinleşmesinden sonra ibraz edilmesi karşısında; anılan raporun, 5271 sayılı CMK’nın 311/1-e maddesi kapsamında yeni delil ortaya konulması olarak değerlendirilerek, 5237 sayılı TCK’nin 32. maddesine göre hükümlünün suç tarihinde akıl hastalığı nedeniyle işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamadığının veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli derecede azalmış olup olmadığının Adli Tıp Kurumunca düzenlenecek rapor ile tespiti ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceğinden, yargılamanın yenilenmesi isteminin reddine dair karara itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir. Bu nedenle, Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden; Burhaniye Ağır Ceza Mahkemesinin 30.05.2019 tarihli ve 2019/784 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nin 309/4. maddesinin gereğince kanun yararına BOZULMASINA,.” şeklinde belirtildiği üzere,
Yargıtay’ın az önce değinilen ilamı ile yine benzer içerikteki ilamlarında; evvelce mahkemesine sunulmayan ve mahkemesince de yargılama sırasında bilinmeyen, ancak hükmün kesinleşmesinden sonra mahkemesine takdim edilen kronik nitelik kazanmış antisosyal kişilik bozukluk nedeniyle askerliğe elverişsizliğine ilişkin raporların, yeni delil kabul edilerek 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanun’un 311 ve devamı maddeleri uyarıca işlem yapılması gerektiğine işaret edildiği,
5271 sayılı Kanun’un 311/1-e. maddesinde, “Kesinleşen bir hükümle sonuçlanmış bir dava, aşağıda yazılı hâllerde hükümlü lehine olarak yargılamanın yenilenmesi yoluyla tekrar görülür:…Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa.” şeklinde,
318/1-3. maddesinde, “Yargılamanın yenilenmesi istemi, hükmü veren mahkemeye sunulur. Bu mahkeme, istemin kabule değer olup olmadığına karar verir….Yargılamanın yenilenmesi isteminin kabule değer olup olmadığına dair olan karar, duruşma yapılmaksızın verilir.” şeklinde,
320/1. maddesinde, “Mahkeme, yargılamanın yenilenmesi istemini yerinde bulursa delillerin toplanması için bir naip hâkimi veya istinabe olunan mahkemeyi görevlendirebileceği gibi; kendisi de bu hususları yerine getirebilir.”
321/1. maddesinde, “Yargılamanın yenilenmesi isteminde ileri sürülen iddialar, yeterli derecede doğrulanmaz veya 311 inci maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri ile 314 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yazılı hâllerde işin durumuna göre bunların önce verilmiş olan hükme hiçbir etkisi olmadığı anlaşılırsa, yargılamanın yenilenmesi istemi esassız olması nedeniyle duruşma yapılmaksızın reddedilir.” şeklinde düzenlemenin bulunduğu,
Somut olayda, adı geçen mahkemenin 13/03/2018 tarihli kararının kesinleşmesini müteakip, evvelce mahkemesine sunulmayan ve mahkemesince yargılama sırasında bilinmeyen sanığın yargılamanın yenilenmesi talebini içerir dilekçesine ek olarak ibraz edilen Diyarbakır Asker Hastanesinin 19/11/2007 tarihli ve 6456503 sayılı raporunda, uygulanan tedavi sonunda sanığa “Antisosyal Kişilikte Uyum Bozukluğu” tanısı konulduğunun belirtildiği, ancak söz konusu raporda emsal Yargıtay ilamlarında geçtiği şekilde, bahsedilen rahatsızlığın kronik nitelik kazanmış olup olmadığı hususunun belirtilmediği gibi, sanığın askerliğe elverişsiz olduğuna ilişkin bir değerlendirmede de bulunulmadığı görülmekle birlikte,
Anılan rapora göre, suç tarihinden önce sanığa antisosyal kişilikte uyum bozukluğu tanısının konulduğuna dair bir tereddüt bulunmadığı, ancak çözüme kovuşturulması gereken esas meselenin, sanığın rahatsızlığının devam eden dönemlerde kronikleşip kronikleşmediği ve kronikleşmiş olması halinde bu durumun cezai sorumluluğa etki edip etmeyeceği olduğu, incelenen dosya özelinde bakıldığında ise, işlenilen suça ilişkin sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 32. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağını hususunun nihayete erdirilmesinin gerektiği,
Bahsi geçen şekilde sonuca ulaşılabilmesi için de, ilk olarak 5271 sayılı Kanun’un 318/1-3. maddesi gereğince istemin kabule değer olduğuna ilişkin evrak üzerinden bir karar verilerek işlemlere başlanacağı, zira bu halde anılan Kanun’un 320/1. maddesi uyarınca sanığın hastalığının devam edip etmediği, ediyor ise rahatsızlığının iş bu dosyada işlenen suç bakımından hakkında 5237 sayılı Kanun’un 32. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağına dair Adli Tıp Kurumundan rapor aldırılabileceği, aksi halde mevcut şüphenin giderilemeyeceği, kaldı ki söz konusu tespitin yapılmasını müteakip, aynı Kanun’un 321 ve devamı maddelerince bir karar verilmesinin her zaman mümkün olduğu anlaşılmakla, sanık tarafından sunulan raporun yeni delil mahiyetinde olduğu gözetilerek, anılan Kanun’un 311 ve devamı maddeleri uyarınca uygulama yapılması gerektiği gözetilmeksizin, itirazın belirtilen nedenlerle kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Karar duruşmasında Silivri L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda başka suçtan hükümlü olduğu anlaşılan sanık …’ya 13/03/2018 tarihinde tefhim edilen hükmün yasa yolu bildiriminde CMK’nın 263’ncü maddesine göre “Bulunduğu cezaevi aracılığıyla vereceği dilekçe ile kararı istinaf edebileceğinin belirtilmemesi” nedeniyle tefhimin usulsüz olduğu ve hükmün usulüne uygun kesinleşmediği belirlenmekle; sonradan verilen yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine ilişkin 17/05/2021 tarihli kararın ve bu karara karşı yapılan itiraz sonucu itirazın reddine ilişkin Kırıkhan Ağır Ceza Mahkemesinin 26/07/2021 tarihli ve 2021/376 değişik iş sayılı kararının da yok hükmünde olduğu anlaşıldığından, kanun yararına bozmaya konu yapılamayacak olması nedeniyle (KIRIKHAN) Ağır Ceza Mahkemesinin 26/07/2021 tarihli ve 2021/376 Değişik İş sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 01/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.