Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2022/16264 E. 2023/1032 K. 06.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/16264
KARAR NO : 2023/1032
KARAR TARİHİ : 06.03.2023

MAHKEMESİ:Asliye Ceza Mahkemesi

Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 305. maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260/1. maddesi uyarınca temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310. maddesi gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317. maddesi gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. … Cumhuriyet Başsavcılığının 09.06.2011 tarihli ve 2011/268 numaralı iddianamesiyle sanık …’in işlemiş olduğu suç nedeniyle gözaltına alınmak için nezarethaneye götürülmek istendiği sırada koridor camına vurduğundan bahisle mala zarar verme suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 151/1 ve 53. maddelerinin uygulaması talebiyle kamu davası açılmıştır.
2. Çucuk Asliye Ceza Mahkemesinin, 25.06.2013 tarihli ve 2011/377 Esas, 2013/335 Karar sayılı kararı ile kamu malına zarar verme suçundan sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 152/1-a ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş ve bu kararın sanık tarafından temyizi üzerine Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 07.10.2015 tarihli ve 2015/4281 Esas, 2015/29629 Karar sayılı kararıyla sanığın atılı suçu işlediğine yönelik kabulde isabetsizlik görülmemekle birlikte zararın kamu davası açıldıktan sonra giderilmesi sebebiyle sanık hakkında kurulan hükümde 5237 sayılı Kanun’un 168/2. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.
3. Bozma kararı sonrası yerel mahkemece 13.01.2016’da sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ve bu karar 10.02.2016’da kesinleşmiştir. Sanığın denetim süresi içinde 22.11.2017 tarihinde işlediği hükümlü veya tutuklunun kaçması suçundan yargılanıp, . Asliye Ceza Mahkemesinin, 30.03.2018 tarihli ve 2017/271 Esas, 2018/129 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı Kanun’un 292/1, 62 ve 53. maddelerinden 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılıp, bu kararın da 22.06.2018’de kesinleşmesi üzerine yapılan ihbar sonucunda verilen … 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 06.02.2019 tarihli ve 2018/794 Esas, 2019/198 Karar sayılı kararının sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 06.12.2021 tarihli ve 2021/17876 Esas, 2021/20617 Karar sayılı kararı ile gerekçeli kararın İçişleri Bakanlığına tebliğ edilmesi gerektiği gerekçesiyle gönderilmesine karar verilmiştir. Bu karar sonrasında gerekçeli karar İçişleri Bakanlığına tebliğ edilmiş ve Dairemizin 25.04.2022 tarihli ve 2022/2672 Esas, 2022/8125 Karar sayılı kararıyla şikâyetçi İçişleri Bakanlığının davadan haberdar edilip, delillerini sunma ve davaya katılma olanağı sağlanarak sanığın hukuki durumununu değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
4. Bozma sonrası yapılan yargılama sonucunda … 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.10.2022 tarihli ve 2022/610 Esas, 2022/850 Karar sayılı kararıyla sanık hakkında kamu malına zarar verme suçundan beraat kararı verilmiştir.
5. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca özet olarak; sanığın temyiz istemlerinin reddiyle hükmün onanması görüşünü içeren Tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1. Katılan vekilinin 10.10.2022 tarihli temyiz dilekçesinde özetle, sanığın suçu kasten işlediği sabit olduğundan cezalandırılması gerektiğini talep etmiştir.
2. O yer Cumhuriyet savcısının 17.10.2022 tarihli temyiz dilekçesinde özetle, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 07.10.2015 tarihli ve 2015/4281 Esas, 2015/29629 Karar sayılı kararı da nazara alındığında sanığın atılı suçu işlediğinin anlaşılmasına karşın mahkûmiyet yerine beraat kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu talep etmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Olay tarihi olan 23.05.2011’de saat 18.30 sıralarında sanığın işlemiş olduğu suç sebebiyle hakkında verilen gözaltı kararına istinaden kolluk kuvvetlerince ilçe emniyet müdürlüğünde gözaltı odasına götürülmek istendiği; ancak gitmek istemediğini söyleyip, koridorda bulunan cama yumruk atmak suretiyle kırdığı ve zararın kovuşturma evresinde giderildiği, mahkemece sanık hakkında 25.06.2013’te kamu malına zarar verme suçundan mahkûmiyet kararı verildiği, kararın sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 15. Ceza Dairesince 07.10.2015’te sanığın atılı suçu işlediğine yönelik kabulde isabetsizlik görülmemekle birlikte zararın kamu davası açıldıktan sonra giderilmesi sebebiyle sanık hakkında kurulan hükümde 5237 sayılı Kanun’un 168/2. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması sebebiyle kararın bozulmasına karar verildiği, bozma kararı sonrasında yerel mahkemece 13.01.2016’da sanık hakkında kamu malına zarar verme suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, bu kararın 10.02.2016’da kesinleştiği, sanığın denetim süresi içinde 22.11.2017’de kasıtlı bir suç işlediği ve bu suçtan 30.03.2018’de mahkûm olduğu ve kararın 22.06.2018’de kesinleşmesi üzerine ihbar üzerine açıklanması geri bırakılan hükmün 06.02.2019’da açıklandığı, bu kararın da sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 06.12.2021 tarihli ve 2021/17876 E., 2021/20617 K. Sayılı kararıyla gerekçeli kararın İçişleri Bakanlığına tebliğ edilip, vermesi halinde temyiz dilekçesinin de eklenmesi sebebiyle gönderme kararı verilmiş, kararın tebliği ve kararın İçişleri Bakanlığı vekilince de temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 25.04.2022 tarihli ve 2022/2672 E., 2022/8125 K. Sayılı kararıyla şikayetçi İçişleri Bakanlığına davaya katılma olanağı tanınmadığından bozma kararı verildiği, bozma kararı sonrasında yerel mahkemece İçişleri Bakanlığının davaya katılmasına ve sanığın atılı suçtan beraatine karar verildiği belirlenmiştir.
2. 23.05.2011 tarihli olay tutanağı dosya içerisine alınmıştır.
IV. GEREKÇE
Yerel mahkemece olay günü sanığın gözüne biber gazı sıkıldığı için can havli ile hareket ederek camı kırdığı belirtilerek kasten bir hareketi olmadığından bahisle beraat kararı verilmiştir. Ancak, dosya içinde mevcut olan 23.05.2021 tarihli Olay Tutanağı ve bu tutanağı düzenleyicilerin beyanlarına göre, sanığın nezarethaneye götürülürken koridorda bulunan cama vurmak suretiyle kırdığı, bunun üzerine biber gazı kullanılarak etkisiz hale getirildiği belirtilmektedir. Tutanaktaki tespit ile sanığın savunmasında belirttiği gibi tartışma sırasında kendisine biber gazı sıkıldıktan sonra etrafı göremediği için camı kırmış olduğu beyanı çelişmektedir. Ayrıca 23.05.2011 tarihli sanık kolluk beyanında nezarethaneye götürülürken koridorda sinirlenerek bir kez cama vurduğunu da kabul etmiştir. Bunların yanı sıra sanığın üzerine atılı kamu malına zarar verme suçunu gerçekleştirdiği Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 07.10.2015 tarihli ve 2015/4281 Esas, 2015/29629 Karar sayılı kararında da açıkça kabul edilmiştir. Tüm bu sebeplerle, sanığın üzerine atılı kamu malına zarar verme suçundan mahkûm edilmesi yerine, savunmasına itibar edilerek beraat ettirilmesi sebebiyle hüküm hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle … 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 04.10.2022 tarihli ve 2022/610 Esas, 2022/850 Karar sayılı kararına yönelik katılan vekilinin ve o yer Cumhuriyet savcısının temyiz istemleri yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321. maddesi gereği, BOZULMASINA, dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.