YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/16163
KARAR NO : 2023/893
KARAR TARİHİ : 28.02.2023
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hırsızlık, iş yeri dokunulmazlığının ihlâli, mala zarar verme
Suça sürüklenen çocuklar hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 305. maddesi gereği temyiz edilebilir oldukları, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260/1. maddesi gereği temyiz edenin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310. maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317. maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I- Suça Sürüklenen Çocuk … Hakkında İş Yeri Dokunulmazlığının İhlâli Suçundan Kurulan Hükmün Temyiz İncelemesinde;
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararların, 5271 sayılı Kanun’un 231/12. maddesi uyarınca itiraza tabi olduğu, bu kararların temyizi mümkün olmadığından, aynı Kanun’un 264. maddesine göre de, kanun yolunun ve merciinin belirlenmesinde yanılma başvuranın hakkını ortadan kaldırmayacağından, suça sürüklenen çocuk müdafiinin dilekçesinin itiraz niteliğinde olduğu kabul edilerek itirazın merciince incelenmesi için dosyanın incelenmeksizin mahalline istem gibi İADESİNE,
II- Suça Sürüklenen Çocuklar Hakkında Mala Zarar Verme Suçundan Kurulan Hükümlerin Temyiz İncelemesinde;
Suç tarihinde 12-15 yaş grubunda olduğu anlaşılan suça sürüklenen çocuk …’in ve 15-18 yaş grubunda olduğu anlaşılan suça sürüklenen çocuk …’ın şikâyetçinin iş yerine kepenk kilitlerini kırarak girmeleri şeklindeki eylemlerine uyan ve suça sürüklenen çocuk … için 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 151/1 ve 31/2. maddelerinde tanımlanan mala zarar verme suçu için öngörülen cezanın üst sınırına göre, aynı Kanun’un 66/1-e, 66/2. ve 67/4 maddelerinde belirtilen 6 yıllık dava zamanaşımının suç tarihi olan 02.04.2014 tarihinden inceleme tarihine kadar; suça sürüklenen çocuk … için 5237 sayılı Kanun’un 151/1 ve 31/3. maddelerinde tanımlanan mala zarar verme suçu için öngörülen cezanın üst sınırına göre, aynı Kanun’un 66/1-e, 66/2. maddelerinde belirtilen 5 yıl 4 aylık dava zamanaşımının karar tarihi olan 06.06.2016 tarihinden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuklar müdafiinin temyiz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan, 1412 sayılı Kanun’un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, suça sürüklenen çocuklar hakkında mala zarar verme suçundan açılan kamu davalarının 5271 sayılı Kanun’un 223/8. maddesi gereğince zamanaşımı nedeniyle DÜŞÜRÜLMESİNE,
III- Suça Sürüklenen Çocuklar Hakkında Hırsızlık Suçundan ve Suça Sürüklenen Çocuk … Hakkında İş Yeri Dokunulmazlığının İhlâli Suçundan Kurulan Hükümlerin Temyiz İncelemesinde;
1- Mahkemece suça sürüklenen çocuklara zorunlu müdafi olarak aynı müdafiin atandığı, suça sürüklenen çocuk …’ın savunmasında üzerlerine atılı suçu, suça sürüklenen çocuk … ile beraber işlediklerini savunduğu, suça sürüklenen çocuk …’in ise suçlamayı kabul etmediği anlaşılmakla; aralarında menfaat çatışması bulunan suça sürüklenen çocuklara ayrı birer müdafi görevlendirilmesi gerektiği gözetilmeyerek Avukatlık Kanunu’nun 38. ve 5271 sayılı Kanun’un 152. maddelerine aykırı davranılması,
2- Hüküm tarihinde … Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda başka suçtan hükümlü olduğu anlaşılan suça sürüklenen çocuk …’ın duruşmadan vareste tutulmak isteyip istemediği sorulmadan ve bu hususta bir karar alınmadan, hükmün açıklandığı 06.06.2016 tarihli son oturumda hazır bulundurulmadan hükümlülüğüne karar verilmesi suretiyle, 5271 sayılı Kanun’un 196. maddesine aykırı olarak savunma hakkının kısıtlanması,
3- Suça sürüklenen çocuk … hakkında alınan farik ve mümeyyizlik raporunda suça sürüklenen çocuğun işlediği iddia edilen fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayabildiğinin tespit edildiği ancak çocukta davranış bozukluğu tespit edildiği ve psikiyatri tedavisi altına alınmasının tavsiye edildiği anlaşılmakla; suça sürüklenen çocuk hakkında 5237 sayılı Kanun’un 31/2. maddesi uyarınca suç tarihinde işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneğinin gelişip gelişmediği hususlarında Adli Tıp Kurumunun ilgili ihtisas kurulundan ya da tam teşekküllü Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanelerinden heyet raporu aldırılıp sonucuna göre suça sürüklenen çocuğun hukukî durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden yetersiz rapor ile yazılı şekilde karar verilmesi,
4- 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 35. maddesi ve Çocuk Koruma Kanunu’nun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 20. ve 21. maddeleri uyarınca; fiil işlendiği sırada 12-15 yaş grubu içerisinde bulunan suça sürüklenen çocuk …’in işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığının takdiri bakımından, sosyal yönden inceleme yaptırılması gerekli olduğu halde, Mahkemece sosyal inceleme raporu alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması,
5- Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20.11.2018 tarihli ve 2016/6-986 Esas, 2018/554 Karar sayılı içtihadında belirtildiği üzere 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 35. maddesi ve Çocuk Koruma Kanunu’nun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 20 ve 21. maddeleri uyarınca; fiil işlendiği sırada 15-18 yaş grubu içerisinde bulunan suça sürüklenen çocuk …’ın işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığının takdirî bakımından, Mahkemece sosyal inceleme raporu alınmadan veya alınmaması durumunda gerekçesi kararda gösterilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
6- 5271 sayılı Kanun’un 225/1. maddesine göre, hükmün ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil hakkında kurulabileceğinin düzenlenmesi karşısında, hükmün konusunun iddianamede gösterilen eylemden ibaret olduğu, iddianamede dava konusu yapılan fiilin bir başka olaya dayalı olmadan bağımsız olarak açıklanıp belirtilmesinin gerektiği, aksine uygulamanın hangi eylemden dolayı dava açıldığı ve hangi iddiaya karşı savunma yapılacağı hususunda karışıklığa neden olacağı, bu itibarla somut olayda iddianame içeriğinde suça sürüklenen çocukların iş yeri dokunulmazlığının ihlâli suçundan 5271 sayılı Kanun’un 170. maddesine uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığı gibi, ek iddianame de düzenlenmediğinin anlaşılması karşısında; dava konusu dışına çıkılarak, 5271 sayılı Kanun’un 225/1. maddesine aykırı bir şekilde ek savunma ile iş yeri dokunulmazlığının ihlâli suçundan mahkûmiyet kararı verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuklar müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan diğer yönleri incelenmeyen hükümlerin bu sebeplerden dolayı isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 28.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.