YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/15556
KARAR NO : 2023/1143
KARAR TARİHİ : 09.03.2023
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemes
SUÇLAR : Hırsızlık, kamu malına zarar verme
Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 305. maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260/1. maddesi gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310. maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317. maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. … Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/9369 Esas sayılı iddianamesi ile sanık hakkında hırsızlık ve nitelikli olarak kamu malına zarar verme suçlarından 1 kez 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/1-a, 145 ve 3 kez 152/1-a, 152/2-a maddeleri uyarınca cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
2. … 6. Asliye Ceza Mahkemesinin, 14.04.2016 tarihli ve 2015/803 Esas, 2016/404 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında;
a. Tepebaşı İlçe Müftülüğünden gerçekleştirdiği hırsızlık suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 142/1-a, 145 ve 53/1. maddeleri uyarınca 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına,
b. Nitelikli kamu malına zarar verme suçundan, 3 kez 5237 sayılı Kanun’un 152/1-a, 152/2-a ve 53/1. maddeleri uyarınca 2 yıl 12 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına, karar verilmiştir.
3. … 6. Asliye Ceza Mahkemesinin, 14.04.2016 tarihli ve 2015/803 Esas, 2016/404 Karar sayılı kararının sanık müdafii tarafından temyizi üzerine Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 06.10.2022 tarihli ve 2021/4844 Esas, 2022/16316 Karar sayılı kararı ile; katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar gördüğü anlaşılan Diyanet İşleri Başkanlığına gerekçeli hükmün usulüne uygun olarak tebliğiyle, tebligat belgesi ile birlikte verilmesi halinde temyiz dilekçesi de eklenerek ve ek tebliğname de düzenlenerek incelenmek üzere iadesinin mahallince sağlanması için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz sebepleri; hükümlerin temyizi talebine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1. Mahkemece gerekçeli kararın delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe bölümünde, sanığın 09.10.2015 tarihinde saat 17.45 sıralarında Tepebaşı İlçe Müftülüğü alt katında bulunan mescitte yangın çıkararak kolluk tutanaklarında belirtilen bir kısım eşyaların ve mescitin bir kısmının yanmasına sebep olduğu ve imam odası içersindeki yardım paralarının bulunduğu plastik sepet içindeki bozuk paralardan 3,00 TL parayı da çaldığı, yine 10.10.2015 günü saat 07.40 sıralarında … Camînin girişteki ayakkabılık bölümünde yangın çıkararak ayakkabılığın ve içindeki eşyaların bir kısmının yanmasına sebep olduğu, yine 10.10.2015 günü saat 08.45 sıralarında … Mahallesinde bulunan Hacı … Özel Camînin içindeki eşyanın bir kısmının yakılarak zarar verildiği kabul edilmiştir.
2.Olay yeri inceleme raporları ve krokileri, görüntü izleme tutanaklarından atılı suçların sanık tarafından işlendiği tespit edilmiştir.
3. Sanık savunmalarında, atılı suçlamaları kabul ettiğini beyan etmiştir.
4. Sanığın adli sicil kaydı ve nüfus kayıt örneği dava dosyasına eklenmiştir.
IV. GEREKÇE
A. Nitelikli Mala Zarar Verme Suçundan Kurulan Hükümler Yönünden
5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihinde yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı kararı nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının, 15.04.2020 gün ve 31100 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesi ile 5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinde yapılan değişikliğin infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, kurulan hükümde hukuka aykırılık görülmemiştir.
B.Hırsızlık Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
1. 5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihinde yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı kararı nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının, 15.04.2020 gün ve 31100 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesi ile 5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinde yapılan değişikliğin infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
2.Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak ;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 28.02.2017 tarihli ve 2016/2-833 Esas, 2017/115 Karar sayılı kararında da değinildiği üzere; TCK’nın 142. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendindeki nitelikli hâlin oluşması için hırsızlık suçunun; kime ait olursa olsun kamu kurum ve kuruluşlarında veya ibadete ayrılmış yerlerde bulunan ya da kamu yararına veya hizmetine tahsis edilen eşya hakkında işlenmesi gerekmektedir. İbadete ayrılmış yer kavramı ise, dış dünyadan ayrılmış ve sadece insanların ibadetlerini yapmalarına özgülenmiş her türlü yer şeklinde tanımlanabilir. Dolayısıyla, ibadete ayrılmış yerin bina niteliğinde olmasında bir zorunluluk bulunmamaktadır.
5237 sayılı TCK’nın 142. maddesinin ikinci fıkrasının (h) bendinde iki ayrı nitelikli hal düzenlenmiş olup, birincisi herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle muhafaza altına alınmış olan eşyanın çalınmasıdır. Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için eşyanın, herkesin girebileceği bir yerde bulunmasının yanında, kilitlenmek suretiyle de muhafaza altına alınmış olması gerekir. Madde gerekçesinde bu husus, “Ancak bina tanımına girmeyen bir yerde, örneğin otomobilde bulunan eşya hakkında muhafaza altına alınma koşulu aranmış; böylece kapıları kilitli olmayan veya camları kapatılmamış bir otomobildeki eşyanın çalınması hâlinde nitelikli hırsızlık kabul edilmemiştir” açıklamasıyla vurgulanmıştır. Herkesin girebileceği yer kavramından, cadde, sokak, pazar yeri veya meydan gibi hiçbir sınırlama, engel olmadan kişilerin girme imkânı bulunan kamuya açık yerler anlaşılmalıdır.
Bentte yer alan ikinci nitelikli hal ise, bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşyanın çalınmasıdır. Bu nitelikli halde öngörülen “bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış” ibaresinden anlaşılması gereken, eşyanın mutlaka belli bir yere kilitlenmesi ya da gizlenmesi olmayıp, bina veya eklentisi içinde bulundurulmuş olmasıdır.
Buna göre somut olayda;
Tepebaşı İlçe Müftülüğü alt katında bulunan mescitteki imam odası içersindeki yardım paralarının bulunduğu plastik sepetten 3,00 TL parayı çalmak suretiyle TCK’nın 142. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde düzenlenen “Kamu kurum ve kuruluşlarında veya ibadete ayrılmış yerlerde bulunan ya da kamu yararına veya hizmetine tahsis edilen eşya hakkında” ve 2. fıkrasının (h) bendinde düzenlenen “Herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle ya da bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında” olmak üzere hırsızlık suçunun iki farklı nitelikli halini ihlal eden sanığın, suçun daha ağır cezayı içeren nitelikli hali olan TCK’nun 142. maddesinin 2. fıkrasının (h) bendi uyarınca cezalandırılması gerektiği gözetilmeden, suçun nitelendirilmesinde yanılgıya düşülerek aynı Kanun’un 142. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi gereğince uygulama yapılması, hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
A. Nitelikli Mala Zarar Verme Suçundan Kurulan Hükümler Yönünden
Gerekçe bölümünde (A) bendinde açıklanan nedenlerle … 6. Asliye Ceza Mahkemesinin, 14.04.2016 tarihli ve 2015/803 Esas, 2016/404 Karar sayılı kararında sanık müdafii tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık müdafiinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükümlerin, Tebliğname’ye uygun olarak ONANMASINA,
B.Hırsızlık Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçe bölümünde (B) bendinde açıklanan nedenlerle … 6. Asliye Ceza Mahkemesinin, 14.04.2016 tarihli ve 2015/803 Esas, 2016/404 Karar sayılı kararırına yönelik sanık müdafiinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321. maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma sonrası kurulacak hükümde 1412 sayılı Kanun’un 326/son maddesi uyarınca sonuç ceza miktarı açısından sanığın kazanılmış hakkının dikkate alınmasına, dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 09.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.