YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/14055
KARAR NO : 2023/353
KARAR TARİHİ : 08.02.2023
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
… Cumhuriyet Başsavcılığının, 08.09.2011 tarihli ve 2011/42579 Esas, 2011/81494 Soruşturma, 2011/13697 İddianame numaralı iddianamesiyle sanık hakkında hırsızlık suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 141 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca cezalandırılmasına ve aynı Kanun’un 53 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği hak yoksunluklarına karar verilmesi talebiyle kamu davası açılmıştır.
… Asliye Ceza Mahkemesinin, 01.10.2013 tarihli ve 2011/461 Esas, 2013/899 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında hırsızlık suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 141 inci maddesinin birinci fıkrası ve 62 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, söz konusu kararın, itiraz edilmeksizin 07.11.2013 tarihinde kesinleştiğine ilişkin kesinleştirme şerhi düzenlendiği belirlenmiştir.
Sanığın denetim süresi içerisinde yeniden suç işlemesi nedeniyle yapılan ihbar sonucu … Asliye Ceza Mahkemesinin, 14.09.2021 tarihli ve 2021/39 Esas, 2021/525 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında hırsızlık suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 141 inci maddesinin birinci fıkrası ve 62 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, söz konusu kararın, istinaf edilmeksizin 02.11.2021 tarihinde kesinleştiğine ilişkin kesinleştirme şerhi düzenlendiği belirlenmiştir.
Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 10.08.2022 tarihli ve 2022/7169 sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 02.11.2022 tarihli ve KYB-2022/113572 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 02.11.2022 tarihli ve KYB-2022/113572 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
“5237 sayılı Kanun’un 141/1. maddesinde düzenlenen hırsızlık suçunun, 02.12.2016 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile uzlaştırma kapsamına alınması nedeniyle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Uzlaşma” başlıklı 254. maddesi hükümlerinin öncelikle uygulanması suretiyle kovuşturma dosyasının, uzlaştırma işlemlerinin 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253 ve 254. maddelerinde belirtilen esas ve usûllere göre yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde mahkûmiyet kararı verilmesinde isabet görülmemiştir.”
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
1. 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesi uyarınca kanun yararına bozma yoluna, istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşen hüküm ve kararlar aleyhine gidilebilir.
2.Karar duruşmasında …/… T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda başka suçtan tutuklu olduğu anlaşılan sanık …’a 01.10.2013 tarihinde (hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı) tefhim edilen hükmün yasa yolu bildiriminde 5271 sayılı Kanunu’nun 263 üncü maddesine göre “Bulunduğu cezaevi aracılığıyla vereceği dilekçe ile karara itiraz edebileceğinin belirtilmemesi” nedeniyle tefhimin usûlsüz olduğu,
3.7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10 uncu maddesinin ikinci fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, önce bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, 7201 sayılı Kanun’un 21 inci maddesinin birinci fıkrasına göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, 7201 sayılı Kanun’un 21 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından, tebligata, 7201 sayılı Kanun’un 23 üncü maddesinin bir ve sekizinci fıkraları ile 7201 sayılı Kanun’un Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16 ncı maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, 7201 sayılı Kanun’un 21 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin, katılan …’in yokluğunda verilen hükmün katılanın MERNİS adresine 7201 sayılı Kanun’un 21 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince “MERNİS adresi” ibaresi ile çıkarılan tebligatın usûlsüz olduğu ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın kesinleşmediği anlaşılmıştır.
4. Henüz kesinleşmediği belirlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı nedeniyle denetim süresinin başlamadığı, denetim süresinde kasıtlı bir suç işlemesi nedeniyle inceleme konusu karar verilmiş ise de; bu kararın da yok hükmünde olduğu anlaşıldığından, kanun yararına bozmaya konu yapılamayacak olması nedeniyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
III. KARAR
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, kanun yararına bozma istemi doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesindeki koşulları taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNİN oy birliğiyle REDDİNE,
Dava dosyasının, Mahkemesine sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
08.02.2023 tarihinde karar verildi.