Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2022/13951 E. 2023/1472 K. 23.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/13951
KARAR NO : 2023/1472
KARAR TARİHİ : 23.03.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 305. maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260/1. maddesi gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310. maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317. maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Kumluca Cumhuriyet Başsavcılığının 31.07.2015 tarihli ve 2015/534 Esas sayılı iddianamesi ile sanık hakkında hırsızlık suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 141/1, 143. maddeleri uyarınca cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
2. Kumluca 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 25.12.2015 tarihli ve 2015/358 Esas, 2015/354 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında hırsızlık suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 142/1-e, 62 ve 53/1. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına, karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1.Sanığın temyiz sebepleri; bu olayda sadece aracı olduğuna, hırsızlık suçunu işlemediğine ilişkindir.
2.O yer Cumhuriyet savcısının temyiz sebepleri; sanığın 5237 sayılı Kanun’un 142/2-h maddesi ile cezalandırılması gerektiğine, ayrıca konut dokunulmazlığının ihlâli suçu yönünden de suç duyurusunda bulunulması gerektiğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1. Mahkemece gerekçeli kararın delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe bölümünde, sanığın 20.03.2015 tarihinde şikâyetçinin evinin önünde park halinde bulunan motosikletini çalarak 23.03.2015 tarihinde hakkında 5237 sayılı Kanun’un 165. maddesi uyarınca mahkûmiyet hükmü kurulan sanık …’a 500,00 TL’ye sattığı ve aynı gün …’ın tamirci dükkânına getirmesi nedeniyle motosikletin düz kontak yapılmış halde bulunduğu, …’ın beyanlarında motosikleti sanığın kendisini arayarak motosiklet satan birini bulduğunu söylemesi üzerine buluşmaya karar verdiklerini, buluşacakları yere sanığın bir araçla geldiğini, tanımadığı bir şahsın da çalıntı motosikletle geldiğini, pazarlık yaptıklarını, parayı tanımadığı şahsa verdiğini, bu şahıs ile sanığın birlikte sanığın geldiği araca binip gittiklerini beyan ettiği, sanığın çelişkili savunmalarda bulunduğu, sanığın suçunun sabit olduğu kabul edilmiştir.
2.Olay yeri inceleme raporu ve krokisine göre, suça konu motosikletin şikâyetçinin etrafı tel örgü ile çevrili ve bahçe giriş kapısı da olan evinin bahçesinden çalındığının belirtildiği anlaşılmıştır.
3. Sanık atılı suçlamaları kabul etmemiştir.
4. Tanıklar A.S. ve T.A. dinlenmiş, olay günü …’ın kendi bulundukları yere geldiğini, daha sonra ayrı ayrı öncesinde sanık …’in, sonrasında da motorlu bir kişinin geldiğini, motoru incelediklerini ve …’ın bu kişiden motosikleti satın aldığını, bu kişinin daha sonra …ile birlikte arabaya binip gittiklerini beyan etmişlerdir.
IV. GEREKÇE
Sanık hakkında konut dokunulmazlığının ihlali suçu bakımından zamanaşımı süresi içinde işlem yapılması olanaklı görülmüştür.
Sanığın olayda sadece aracılık yaptığına ilişkin temyiz istemi yönünden, aşamalardaki savunmalarında suç tarihinde yolda yürürken 3 kişinin motosiklet satımı ile ilgili konuştuklarını duyup sorduğu, yanlarından ayrıldıktan sonra tesadüfen …’ı görüp ona söylediği, …’ın motosikleti beğenirsem alırım dediği, sonrasında tesadüfen tanımadığı bu şahıslarla tekrar karşılaşınca şahıslarla …’ı görüştürdüğü, bu şahısların kendisini bilinmeyen numaradan aradığı, şahısları tanımadığı, kendisinin bu kişilerin numarasını almadığı yönündeki savunmalarının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, dinlenen tanıkların hiç birinin 3. şahsın motorsikletin sahibi olduğu bilgisini doğrulamadıkları anlaşıldığından sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kurulmasında bir hukuka aykırılık bulunmamıştır.
5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihinde yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı kararı nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının, 15.04.2020 tarihli ve 31100 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesi ile 5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinde yapılan değişikliğin infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı anlaşıldığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
Olay yeri inceleme tutanağı ile olay yerini gösterir basit krokiye göre, suça konu motosikletin şikâyetçiye ait etrafı duvarla çevrili bahçeli evinin ön bahçesinden çalındığının anlaşılması karşısında, sanığın eyleminin 5237 sayılı Kanun’un 142/2-h maddesinde tanımlanan hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfının nitelendirilmesinde yanılgıya düşülerek aynı Kanun’un 142/1-e maddesi uygulanmak suretiyle eksik ceza tayini, hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Kumluca 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 25.12.2015 tarihli ve 2015/358 Esas, 2015/354 Karar sayılı kararırına yönelik o yer Cumhuriyet savcısı ile sanığın temyiz istemleri yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321. maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak BOZULMASINA, dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 23.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.