YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/1263
KARAR NO : 2022/9372
KARAR TARİHİ : 16.05.2022
Hakaret, kasten yaralama ve mala zarar verme suçlarından sanık …’in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125/2 delaletiyle 125/1 (3 kez), 86/2 (2 kez), 151/1, 152/2-a, 43/2, 62 (6 kez) ve 52/2 (6 kez) maddeleri uyarınca 3 kez 1.500,00 adli para, 2 kez 2.000,00 adli para ve 2.500,00 adli para cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına dair Ankara 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/10/2012 tarihli ve 2011/441 esas, 2012/603 sayılı kararının 19/10/2012 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde 24/10/2013 tarihinde işlediği kasıtlı suçtan mahkum olduğunun ihbar edilmesi üzerine, hükmün açıklanmasına ve sanığın 5237 sayılı Kanun’un 125/2 delaletiyle 125/1 (3 kez), 86/2 (2 kez), 151/1, 152/2-a, 43/2, 62 (6 kez) ve 52/2 (6 kez) maddeleri uyarınca 3 kez 1.500,00 adli para, 2 kez 2.000,00 adli para ve 2.500,00 adli para cezaları ile cezalandırılmasına dair Ankara 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/11/2015 tarihli ve 2015/621 esas, 2015/888 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 09/12/2021 gün ve 1099-2021 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10/01/2022 gün ve 2021/154469 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Dosya kapsamına göre, sanığın denetim süresi içerisinde işlediği kasıtlı suçtan mahkûm olduğunun ihbar edilmesi üzerine Ankara 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/11/2015 tarihli kararı ile hükümlerin açıklanmasına ve sanığın mahkûmiyetine karar verilmesini müteakip, anılan karara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 09/11/2020 tarihli ve 2017/2745 esas, 2020/15649 sayılı kararı ile tehdit suçları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesi akabinde, mahkemesince yeniden yapılan yargılama neticesinde uzlaşma nedeniyle açılan kamu davasının düşürülmesine karar verildiği görülmekle; hakaret, kasten yaralama ve mala zarar verme suçunun, tehdit suçuyla bağlantılı ve bu suçların birlikte işlendiğinin sabit olması karşısında, 02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun ile 106/1. maddede yer alan tehdit suçlarının karar tarihinden sonra uzlaşma kapsamına alınması nedeniyle hakaret, kasten yaralama ve mala zarar verme suçları yönünden uzlaştırmaya engel olan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun ‘uzlaşma’ başlıklı 253/3. maddesinde yer alan “…. Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz.” şeklindeki düzenlemenin uygulama olanağı kalmadığı cihetle; anılan suçlar bakımından da uzlaşma hükümlerinin uygulanması gerektiği anlaşılmış ise de; sonradan ortaya çıkan bu durumun, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 311 ve devamı maddeleri uyarınca yargılamanın yenilenmesi yoluyla mahallinde çözümlenebileceği düşünülerek yapılan incelemede;
Sanığın üzerine atılı tehdit suçları yönünden kararın bozulmasına dair Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 09/11/2020 tarihli ve 2017/2745 esas, 2020/15649 sayılı kararında da belirtildiği üzere;
1) Dosya kapsamında göre, temyiz kanun yoluna tabi olup, kesinleşmesi halinde infaza verilecek hükmün, açıklanacak yeni hüküm olduğu, bu nedenle yargılama sonucunda ulaşılan sonuçların, iddia, savunma, tanık anlatımları ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmeler ile sanığın eyleminin ve yüklenen suçun unsurlarının nelerden ibaret olduğunun, hangi gerekçe ile hangi delillere üstünlük tanındığının açık olarak gerekçeye yansıtılması ve bu şekilde cezanın şahsileştirilmesi gerekirken, somut olayda açıklanan ilkelere uyulmadan, önceki karara yollama yapılmak suretiyle hükmün açıklanmasına karar verilmesinde,
2) Sanığın aşamalardaki savunmasında, müştekilerin sinkaflı hakaretler etmesi üzerine öfkelenerek üzerine atılı suçları işlediğini beyan etmesi karşısında; olayın çıkış nedeni, gelişmesi ve suçlara ilişkin eylemlerin gerçekleşme sırası üzerinde durularak sonucuna göre sanık hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 29 ve 129. maddelerinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmamasında, isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İddianame anlatımı ve dosya kapsamına göre sanığın, önce katılan … …’e yönelik hakarette bulunduğu, sonradan ise müşteki …’ın evine gittiğinde burada katılan … ile müşteki …’a yönelik sinkaflı sözler söyleyerek hakaret ettiği anlaşılmakla; sanık hakkında … ve müşteki …’a yönelik hakaret suçundan hüküm kurulurken zincirleme suç hükümleri gereği bir kez ceza verilip bu cezanın TCK’nın 43/2. maddesi uyarınca artırılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde iki kez ceza verilmesi hususu da belirlenmiş olup, bu yönden de kanun yararına bozma isteminde bulunulup bulunulmayacağının takdiri için dosyanın Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE, 16/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.