YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/11735
KARAR NO : 2022/20967
KARAR TARİHİ : 13.12.2022
Su hırsızlığı suçundan sanık …’ın, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 491/ilk, 522/1, 59/2 ve 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’un 4/1. maddeleri uyarınca 250.000 Türk lirası ağır para cezası ile cezalandırılmasına, cezasının 647 sayılı Kanun’un 6. maddesi gereğince ertelenmesine dair Elbistan Sulh Ceza Mahkemesinin 15/03/1995 tarihli ve 1994/722 esas, 1995/232 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanığın adli sicil kaydının silinmesi talebi üzerine, sanığın denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlemediği gerekçesiyle sanık hakkındaki ilâmın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/10. maddesi gereğince ortadan kaldırılmasına ve kamu davasının düşürülmesine ilişkin Elbistan 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/08/2021 tarihli ve 1994/722 esas, 1995/232 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 28/07/2022 gün ve 28616/2021 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12/10/2022 gün ve 2022/112304 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
05/07/2012 tarihli ve 28344 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun’un 83. maddesi ile 5237 sayılı Kanunun 163 üncü maddesine eklenen 3. fıkra ile su hırsızlığı suçunun karşılıksız yararlanma suçu olarak düzenlendiği, dolayısıyla 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 9/3. maddesindeki “Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.” şeklindeki düzenleme karşısında, sanığa kurum zararını gidermesi için makul bir süre verilmesi akabinde ödemesi hâlinde hakkında ceza verilmesine yer olmadığına kararı verileceğine dair bildirimde bulunulmasını sağlamak üzere uyarlama yargılaması yapıldıktan sonra sonucuna göre hukuki durumun takdir ve tayini gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinde;
Kabule göre de;
5352 sayılı Adlî Sicil Kanunu’nun geçici 2. maddesinin, suç tarihi itibarıyla bu Kanunun yürürlük tarihinden önceki kayıtlar hakkında, silmeye ilişkin koşulları düzenlediği, mülga 3682 sayılı Adlî Sicil Kanunu’na göre süre yönünden silinme koşulu oluşan ve silinmesi mümkün olan suçlara ilişkin adlî sicil kayıtlarının Adalet Bakanlığı Adlî Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce oluşturulan komisyonca adlî sicil kaydından çıkartıldığı, madde metinlerinde “affa uğramış olsalar bile” ibaresi bulunan başta Anayasanın 76 ncı maddesi ile özel kanunlarda (2839 sayılı Milletvekili Seçim Kanunu’nun 11. maddesi, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. maddesi, 6136 sayılı Ateşli Silâhlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkındaki Kanun’un 7. maddesi, 357 sayılı Askeri Hakimler Kanunu’nun 1. maddesi vb. gibi) sayılan suç ve cezaların ise 5352 sayılı Kanun’un 10. maddesine istinaden istenildiğinde verilmek üzere arşiv kaydına alındığı, aynı Kanun’un 6290 sayılı Kanunla değişik 12. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde sayılan şartların gerçekleşmesi halinde silinebildiği, bu bağlamda sanığın adlî sicil kaydına konu mahkûmiyetinin henüz bu kapsamda bulunmadığı, silme işlemine tâbi suçun 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. maddesinde sayılan suçlardan olduğu, söz konusu mahkumiyet kaydının henüz arşiv kaydından silinme koşulları oluşmadığı gibi 6290 sayılı Kanun’un 3. maddesi ile eklenen 5352 sayılı Kanun’un geçici 2/3. maddesi gereğince 6290 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 11/04/2012 tarihinden itibaren şartları oluştuğu taktirde Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistikleri Genel Müdürlüğü tarafından arşiv kayıtlarının silinebileceği gözetilmeksizin, sanığın talebinin reddi yerine, yazılı şekilde kabulüne, erteleme kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/10. maddesi gereğince ortadan kaldırılmasına ve açılan kamu davasının düşürülmesine karar verilmesinde, isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Hükümlü … hakkında Elbistan Sulh Ceza Mahkemesinin 15.03.1995 tarihli kararı ile 765 sayılı TCK’nın 491/ilk, 522, 59 ve 647 sayılı Kanun’un 4-6. maddeleri gereğince erteli 250.000,00 lira ağır para cezası ile mahkûmiyete hükmedildiği ve temyiz edilmeden 18.04.1995 tarihinde kesinleştiği, bilahare hükümlünün 05.08.2021 havale tarihli dilekçe ile sabıka kaydının silinmesini talep etmesi nedeniyle Elbistan 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 26.08.2021 tarihli ek kararı ile “15.03.1995 tarihli hükmün ortadan kaldırılıp, davanın düşmesine” karar verildiği anlaşılmış ise de;
Atılı su hırsızlığına ilişkin suçun 05.07.2012 tarihli ve 28344 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun’un 83. maddesi ile 5237 sayılı Kanun’un 163. maddesine eklenen 3. fıkra uyarınca karşılıksız yararlanma suçuna dönüştüğünden mahkemesince uyarlama yargılaması yapılması gerektiği ve buna göre de 6352 sayılı Kanun’un geçici 2. maddesinin 1. ve 2. fıkra hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, kurum zararının giderilmesi halinde öncelikle ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekeceğinden, kurum zararının giderilmesi halinde, 6352 sayılı Kanun’un geçici 2/2. maddesi gereğince hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verileceğine dair hükümlüye mahkemesince bildirimde bulunulması, ödeme için makul bir süre verildikten sonra ödemesi halinde ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi, ödememesi halinde ise karşılıksız yararlanma suçundan 5237 sayılı TCK’nın 163/3. maddesi uyarınca değerlendirme yapılması gerekeceğinin gözetilmemesi nedeniyle (1) numaralı kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden (ELBİSTAN) 3. Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 26.08.2021 tarihli ve 1994/722 Esas – 1995/232 sayılı ek kararın belirtilen nedenlerle 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkra (b) bendi uyarınca sonraki işlemlerin mahkemesince yerine getirilmesine, verilen kararın niteliği itibarıyla (2) numaralı kanun yararına bozma istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 13/12/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.