Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2021/9140 E. 2023/1430 K. 22.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/9140
KARAR NO : 2023/1430
KARAR TARİHİ : 22.03.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2015/811 E., 2016/210 K.
SUÇ : Karşılıksız yararlanma
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 305. maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260/1. maddesi gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310. maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317. maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 13.11.2015 tarihli ve 2015/54158 soruşturma numaralı iddianame ile, 11.03.2015 tarihinde yapılan kontrolde, ölçü devresi abonelik iptali yaptırıldıktan sonra direk enerji kullanılmak suretiyle abonesiz kaçak elektrik kullanıldığının tespit edildiği anlaşılmakla, 5237 sayılı Kanun’un 163/3 ve 53. maddelerinin uygulanması istemiyle dava açılmıştır.
2.İzmir 38. Asliye Ceza Mahkemesinin 23.03.2016 tarih ve 2015/811 Esas, 2016/210 Karar sayılı ilâmı ile sanık hakkında karşılıksız yararlanma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 163/3, 50/1-a ve 52. maddeleri uyarınca 7.300,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafin temyiz sebebi, sanığın suçu işlemediğine, suçtan haberi olmadığına yöneliktir.
III. OLAY VE OLGULAR
1.Dosya kapsamında yer alan 11.03.2015 tarihli tutanakta, abonelik iptali yaptırıldıktan sonra direkt enerji kullanıldığı, yerinde olan sayaç boşta olduğu için söküldüğü, Gediz Elektrik Dağıtım A.Ş. tarafından 16.043,75 TL borç tutarı belirlendiği tespit edilmiştir.
2.Tutanak düzenleyici tanıklar İ.K. ve E.P.’nin dinlenilmelerinde, adres sahibi tarafından önceden resmî başvuru ile sayacın elektrik bağlantısının Gediz Elektrik Dağıtım A.Ş. yetkililerince söküldüğünü, kaçak elektriği tespit ettikleri yerde kimse bulunmadığını, elektrik bağlantısının bahse konu olan yerdeki alçak gerilim panosundan direk bağlandığını gördüklerini beyan etmişlerdir.
3.Sanık savunmasında, tutanak adresinde kalmadığını, mülk sahibinin …olduğunu, kendisinin burayı hiç kiralamadığını beyan etmiştir.
4.Kaçak kullanım tutanağı düzenlenen adresin 30 dönümlük arazi içinde bir ev, bir bekçi evi ve 20 odalı bahçeye kapıları açılan at ahırının bulunduğu, halihazırda boş olduğu, …isimli şahsa ait olduğu, bahse konu yere ilişkin İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 11.05.2015 dava tarihli, 13.10.2015 karar tarihli kiralananın tahliyesi davasında, sanığın …’a ait taşınmaza ait kiraları 2014 yılı Mart ayından beri 2015 yılı Nisan ayına kadar ödenmemesi sebebiyle açılan davada davanın kabulüne karar verildiği tespit edilmiştir.
5.Mülk sahibi tanık …’ın dinlenilmesinde, sanığın kiracısı olduğunu, 2010 yılında burayı kiraladığını, sanığın 2012 yılından itibaren kira ödemediğini, tahliye davası açtıktan sonra elektrik borcunu da ödemekte aksadığını, bunun üzerine aboneliği iptal ettirdiğini, abonelik iptali yaptırdıktan sonra saati söktüklerini, sanığa aboneliği üzerine almasını söylediğini, ama yanaşmadığını, oturmaya devam ettiğini, sanık burada otururken kaçak elektrik tespit tutanağı düzenlendiğini öğrendiğini, beyan etmiştir.
IV. GEREKÇE
6352 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 05.07.2012 tarihi sonrasında işlenen karşılıksız yararlanma suçlarında 5237 sayılı Kanun’un 163/3. ve 168/5. maddelerine göre soruşturma aşamasında Cumhuriyet Başsavcılığınca katılan kurumun vergili ve cezasız gerçek zararı bilirkişiye hesaplattırılıp, sanığa miktar da belirtilip usûlüne uygun süre verilmek suretiyle “Bilirkişinin hesapladığı kurumun vergili ve cezasız gerçek zararını soruşturma tamamlanmadan önce tamamen tazmin etmesi durumunda hakkında kamu davası açılmayacağına” dair bildirimde bulunulması gerektiği ve bildirim sonrası verilen sürede kurumun gerçek zararı soruşturma tamamlanmadan önce tamamen tazmin edilmesi hâlinde bu bir dava şartı olduğundan 5237 sayılı Kanun’un 168/5. maddesine göre kamu davasının açılamayacağı ve eğer soruşturma aşamasında bu ihtar işlemi yapılmamış olmasına rağmen sanık tarafından kovuşturma aşamasında katılan kurumun zararının tamamen karşılanması hâlinde bu ödemenin soruşturma aşamasında yapılmış gibi kabul edilerek sanık hakkında CMK’nın 223/8. maddesi uyarınca kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden düşme kararı verilmesi gerekeceği nazara alınarak belirtilen şekilde katılan kurumun vergili ve cezasız gerçek zararı bilirkişiye hesaplattırılıp sanığa bildirim yapılarak sonucuna göre sanığın hukukî durumunun tayin ve takdirinde zorunluluk bulunmasına rağmen bu hususa riayet edilmemesi hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle, İzmir 38. Asliye Ceza Mahkemesinin 23.03.2016 tarih ve 2015/811 Esas ve 2016/210 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafiin temyiz sebepleri yerinde görüldüğünden hükmün 1412 sayılı Kanun’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 22.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.