Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2021/8632 E. 2023/1647 K. 30.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/8632
KARAR NO : 2023/1647
KARAR TARİHİ : 30.03.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 305. maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260/1. maddesi uyarınca temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310. maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317. maddesi uyarınca temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Sanık hakkında, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 20.01.2016 tarihli ve 2015/55955 soruşturma numaralı iddianame ile; şikâyetçinin tarlasında sulamada kullanılan yağmurlama tabancalarının alüminyum kısımlarının ve sonraki bir tarihte yine tarlada bulunan pulluk, mısır ekme makinesi ve 3 adet yarık açma makinesini çaldığından bahisle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 141/1, 43/1 ve 53/1. maddeleri uyarınca hırsızlık suçundan cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

2. Bursa 19. Asliye Ceza Mahkemesinin, 03.05.2016 tarihli ve 2016/140 Esas, 2016/399 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında hırsızlık suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 142/1-e, 43/1 ve 53/1. maddesi uyarınca 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarının uygulanmasına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz nedenleri, tanığın beyanında aracı gördüğünü ancak olay yerinde herhangi bir şahıs görmediğini belirttiğine, sanığın ehliyeti olmadığı için aracı oğlunun kullandığına, sanığın atılı suçu işlediğine dair delil olmamasına rağmen cezalandırılmasına karar verildiğinden kararın bozulması gerektiğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Şikâyetçinin tarlada sulama işinde kullanılan yağmurlama tabancalarının aliminyum kısımlarının çalındığı, bu eylemin tanık … tarafından görüldüğü, ilerleyen tarihlerde yine şikâyetçiye ait tarladan pulluk, mısır ekme makinası ve yarık açma makinasının da çalınmış olduğu, tanık …’ün sadece bir eyleme tanık olduğu, tanığın yeminli beyanı kapsamında şikâyetçinin tarlasının yanında … marka açık kasa kamyonet türü bir araç bulunduğunu gördüğü ve şüphelenerek aldığı plakayı şikâyetçiye ilettiğini belirttiği, sanığın atılı suçlamayı kabul etmediği, belirtilen tarihte oğlu olan tanık …’in askerden kısa süreliğine gelmiş olduğunu, şahsının sürücü belgesinin bulunmadığını, … plakalı aracın şahsına ait olduğunu, eylemi gerçekleştirmediğini beyan ettiği, dosyada mevcut 09.12.2015 tarihli tutanak içeriğine göre tanık …’in 09.05.2015 tarihinde askere gittiği, 09.05.2015 – 09.12.2015 tarih aralığında izin ya da hava değişimi kullanmadığının belirtildiği anlaşılmakla, mahkemece sanığın savunmasının suçtan kurtulmaya yönelik olduğu kabul edilerek cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
IV.GEREKÇE
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasıfları ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafinin yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiş, 5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihinde yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı kararı nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının, 15.04.2020 gün ve 31100 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesi ile TCK’nın 53. maddesinde yapılan değişiklikle birlikte infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür. Ancak;
1. Tüm dosya içeriğine göre; olayın tek tanığının sadece tarlada bulunan yağmurlama tabancalarının alüminyum kısımlarının çalınması olayında sanığa ait aracı gördüğünü şikâyetçinin bahsettiği diğer hırsızlık suçu sırasında araç görmediğini beyan ettiği anlaşılmakla; sanık hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanma koşullarının bulunmadığı gözetilmeden, 5237 sayılı Kanun’un 43/1. maddesinin tatbiki suretiyle sanık hakkında fazla ceza belirlenmesi,
2. Sanığın, şikâyetçinin tarlasında bulunan yağmurlama tabancalarının alüminyum kısımlarını çaldığı, şikâyetçinin beyanında çalınan eşyaların değerinin az olduğunu belirttiğinin anlaşılması karşısında, Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 09.05.2017 tarihli ve 2015/13-156 Esas, 2017/256 Karar sayılı kararı nazara alındığında, suça konu çalınan eşyaların değer tespiti yapılarak, sonucuna göre sanık hakkında hırsızlık suçundan kurulan hüküm yönünden 5237 sayılı Kanun’un 145. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Bursa 19. Asliye Ceza Mahkemesinin, 03.05.2016 tarihli ve 2016/140 Esas, 2016/399 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321/1. maddesi gereği BOZULMASINA, dava dosyasının Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 30.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.