YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/8627
KARAR NO : 2023/1000
KARAR TARİHİ : 02.03.2023
MAHKEMESİ:Asliye Ceza Mahkemesi
Sanıklar hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 305. maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260/1.maddesi uyarınca temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310. maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317. maddesi uyarınca temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1…. Cumhuriyet Başsavcılığının 09.10.2015 tarihli ve 2015/138417 soruşturma numaralı iddianamesi ile, sanıklar hakkında mağdurun kilitli şekilde park ettiği aracını gece 01.00 sıralarında çaldıklarından bahisle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/2-h, 143/1, 53/1 ve 63/1. maddeleri uyarınca, hırsızlık suçundan ayrı ayrı cezalandırılmaları talebi ile kamu davası açılmıştır.
2…. 39. Asliye Ceza Mahkemesinin, 26.05.2016 tarihli ve 2015/671 Esas, 2016/407 Karar sayılı kararı ile, sanıklar hakkında hırsızlık suçundan 5237 sayılı Kanun’un 142/2-h, 143, 168/1, 62 ve 53/1 maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık … müdafiinin temyiz isteği; sanığın atılı suça iştirak etmediği, kamera kayıtlarının çözüm tutanağı ile mahkemenin gerekçesinin örtüşmemesi nedeniyle kararın bozulması gerektiği, sanık …’nin temyiz isteği ise; kanser olan annesinin tedavi masrafları için suça konu aracı çaldığını, zorunluluk halinin oluştuğunu, bu durumu mahkemenin dikkate almaması nedeniyle kararın bozulması gerektiğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Olay günü 30.09.2015 tarihli CD çözüm tutanağına göre gece saat 01.00 sıralarında her iki sanığın birlikte, mağdurun aracının olduğu yere geldikleri, yaya olarak yürüdükleri esnada polisler tarafından durdurularak kimlik kontrolünün yapıldığı, polis ekibi gittikten sonra sanıkların yeniden mağdurun aracının yanına geldikleri ve sanık …’nin mağdurun aracını düz kontak yaparak çalıştırdığı ve olay yerinden ayrıldıkları, sanık …’ın savunmasında diğer sanık …’nin aracı çalmak istediğini anladığında vazgeçirmeye çalıştığını, kendisinin koah hastası olması nedeniyle ilacını aldığı sırada diğer sanığın aracı çalıştırarak olay yerinden ayrıldığını beyan ederek atılı suçu kabul etmediği ancak sanığın savunmalarına Mahkemece suçtan kurtulmaya yönelik ve hayatın olağan akışına uygun olmadığı değerlendirilerek itibar edilmediği, diğer sanık …’nin savunmasında ise kanser hastası olan annesi için tedavi parasını denkleştirmek amacıyla hırsızlık suçunu işlediğini belirterek atılı suçu kabul ettiği, ayrıca sanık …’nin soruşturma aşamasında mağdurun tüm zararını giderdiği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
A. Sanık …’nin Hırsızlık Suçundan Kurulan Hükme Yönelik Temyiz İstemi Yönünden;
5237 sayılı Kanun’un 142. maddesinde, 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 62. maddesi ile yapılan ve 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik uyarınca, sanığa yüklenen 5237 sayılı Kanun’un 142/2-h ve 143. maddesinde öngörülen suçun gerektirdiği cezanın alt sınırının 5 yıldan fazla olması ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 14.10.2021 tarihli ve 2021/35 Esas, 2021/473 Karar sayılı kararı dikkate alınarak, 5271 sayılı Kanun’un 150/3. maddesi uyarınca sanığa zorunlu müdafii atanması gerektiği gözetilmeden, yargılamaya devam edilerek aynı Kanun’un 188/1 ve 289/1-e maddelerine aykırı davranılması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması hukuka aykırı bulunmuştur.
B. Sanık … Müdafiinin Hırsızlık Suçundan Kurulan Hükme Yönelik Temyiz İstemi Yönünden;
Dosya kapsamında yer alan CD ve 30.09.2015 tarihli CD inceleme tutanağı birlikte değerlendirildiğinde; sanıkların birlikte hareket ettikleri, kamera kaydına göre 01.47 sıralarında sanık …’nin mağdurun aracını çalıştırdığı sırada sanık …’ın ise etrafı gözetlediği, kamera kaydında sanık …’ın beyanını destekleyecek herhangi bir görüntünün olmadığı anlaşıldığından Mahkemece verilen kararda hukuka aykırılık görülmemiş, 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihinde yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı kararı nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının, 15.04.2020 gün ve 31100 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesi ile TCK’nın 53. maddesinde yapılan değişiklikle birlikte infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüş, yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemlerin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlere uyan suç vasıfları ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri reddedilmiştir.
V. KARAR
A.Sanık … Müdafiinin Hırsızlık Suçundan Kurulan Hükme Yönelik Temyiz İstemi Yönünden;
Gerekçe bölümünde B bendinde açıklanan nedenle … 39. Asliye Ceza Mahkemesinin, 26.05.2016 tarihli ve 2015/671 Esas, 2016/407 Karar sayılı kararında sanık müdafii tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık müdafiinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün ONANMASINA,
B. Sanık …’nin Hırsızlık Suçundan Kurulan Hükme Yönelik Temyiz İstemi Yönünden;
… 39. Asliye Ceza Mahkemesinin, 26.05.2016 tarihli ve 2015/671 Esas, 2016/407 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz isteği, gerekçe bölümünde açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321/1. maddesi gereği BOZULMASINA, dava dosyasının Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 02.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.