Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2021/8395 E. 2023/1063 K. 07.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/8395
KARAR NO : 2023/1063
KARAR TARİHİ : 07.03.2023

MAHKEMESİ:Asliye Ceza Mahkemesi

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 305. maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260/1. maddesi gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310. maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317. maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1…. Cumhuriyet Başsavcılığının 07.04.2016 tarihli ve 2016/15588 Esas, 2016/13389 İddianame numaralı iddianamesi ile sanık hakkında katılana yönelik hırsızlık suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/2-h maddesi, konut dokunulmazlığının ihlâli suçundan 5237 sayılı Kanun’un 116/1 ve 119/1-c maddeleri ve mala zarar verme suçundan 5237 sayılı Kanun’un 151/1 maddesi gereğince cezalandırılmasına, aynı Kanun’un 53/1 maddesi gereğince hak yoksunluklarının uygulanmasına karar verilmesi istemiyle kamu davaları açılmıştır.
2…. 24. Asliye Ceza Mahkemesinin, 30.06.2016 tarihli ve 2016/619 Esas, 2016/1232 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında hırsızlık suçundan 5237 sayılı Kanun’un 142/2-h ve 62. maddeleri uyarınca 4 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, konut dokunulmazlığının ihlâli suçundan 5237 sayılı Kanun’un 116/1, 119/1-c ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanun’un 53/1. maddesi gereğince hak yoksunluklarının uygulanmasına ve temyiz kapsamı dışında kalan mala zarar verme suçundan da 5237 sayılı Kanun’un 151/1, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 2.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz isteği; başka bir eylem nedeniyle yakalanan müvekkili sanığın polis baskısı altında atılı suçu ikrar ettiğine, duruşmada ise hiçbir şekilde ikrar etmediğine, dosya içerisinde sanığın suçu işlediğine dair somut delil bulunmadığına, şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğine, müvekkilinin üzerine atılı suçu kabul etmemekle birlikte, günümüz koşullarında çalınan eşyaların değeri az kabul edilebileceğinden sanık hakkında hükmedilen cezada 5237 sayılı Kanun’un 145. maddesi gereğince indirim yapılması gerektiğine, konut dokunulmazlığının ihlâli suçundan müvekkili sanık hakkında lehe hükümler olan 5271 sayılı Kanun’un 231, 5237 sayılı Kanun’un 50 ve 51. maddelerinin uygulanmamasının hukuka ve hakkaniyete uygun olmadığına, sanığın tutuklu kaldığı sürenin bile pişman olması için yeterli olduğuna, özgürlüğü kısıtlayan ve en ağır yaptırımlardan olan hapis cezasının en son çare olması gerektiğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Olay günü katılanın ikametinde bulunmadığı saat 06.30 ile 19.10 arasında balkon kapısı zorlanarak içeriye girilip, evin dağıtıldığı, içeriden 1 adet. marka 102 Ekran .televizyon, 1 adet.marka cep telefonu ve 1 adet gümüş erkek yüzüğünün çalındığı olaydan yaklaşık bir hafta sonra olay yeri yakınında gerçekleşen başka bir hırsızlık eylemi gerçekleştirilen evin önünde üzerinde telefon numarası yazılı küçük bir kağıt parçası bulunmuş ve bu telefon numarasından sanığa ve beraberinde yaşının küçüklüğü nedeniyle yargılaması ayrı yürütülen suça sürüklenen çocuk …’a ulaşılmıştır. Sanık … ve suça sürüklenen çocuk …, yakalandıkları sırada emniyet güçlerine samimi beyanda bulunacaklarını belirterek katılana yönelik eylemi de kendilerinin gerçekleştirdiğini ve ikametten aldıkları malzemeleri 300,00 TL’ye sattıklarını beyan etmişlerdir. Dosya içerisinde yer alan sanık ve Bedirhan’ın birlikte olay yeri yakınında yürürken görüntülerini içeren görüntü kaydına ilişkin görüntü izleme ve teşhis tutanağı içeriğine göre görüntüde görülen iki şahsın kendileri olduğuna dair imzalı beyanda bulundukları, ancak sanık …’ın kollukta susma hakkını kullanırken sonraki aşamalarda da suçlamaları inkâr ettiği, suça sürüklenen çocuk …’ın ise müdafîî huzurundaki savcılık sorgusunda da yine suçu ikrar ettiği ve eylemi sanık … ile birlikte gerçekleştirdiklerini belirterek önceki beyanlarını doğruladığı görülmüştür. Sanığın ve suçu birlikte işlediği suça sürüklenen çocuk …’ın yakalanmalarını temin eden telefon numarası yazılı kağıttaki yazının sanık …’a ait olduğunun bizzat sanık tarafından ve Bedirhan tarafından doğrulandığı, daha sonra olayın sıcağı sıcağına alınan ifadelerinde ve teşhislerinde samimi anlatımları, şikâyetçinin evinden hırsızlık yapıldığına dair tutanak ve hasar durumu, sanıkların yakalanma şekli birlikte ele alınarak değerlendirildiğinde sanığın yüklenen suçları işlediği kabul edilmiş ve cezalandırılmasına karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Sanığın ve aynı suçu birlikte işleyen suça sürüklenen çocuk … ile yakalandıkları sırada samimi şekilde ikrarda bulundukları, olay yeri yakınında elde edilen görüntülerdeki şahısların kendileri olduğunu teşhis ettikleri, yargılaması ayrı yürütülen suça sürüklenen çocuk …’ın savcılık sorgusunda da önceki beyanları ile örtüşür şekilde yine suçu ikrar edip, birlikte gerçekleştirdiklerini beyan ettiği ve sanığın aşamalardaki çelişkili ifadelerine itibar edilemeyeceğinden hakkında mahkûmiyet hükmü kurulmasında; katılanın ikametinden 1 adet Vestel marka 102 Ekran .televizyon, 1 adet . marka cep telefonu ve 1 adet gümüş erkek yüzüğünün çalınmış olduğu ve suç tarihi itibariyle çalınan eşyaların değerinin az kabul edilemeyeceği anlaşılmakla mahkemece 5237 sayılı Kanun’un 145. maddesinin uygulanmamasında; ayrıca mahkeme tarafından karşı tarafın zararı karşılanmadığı, sanığın kişilik özellikleri itibariyle ve pişmanlığının bulunmayışı, kayden sabıkalı oluşu ile ileride yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaat oluşmadığı gerekçeleriyle 5271 sayılı Kanun’un 231, 5237 sayılı Kanun’un 50 ve 51. maddelerinin uygulanmamasında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamış; 5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinde öngörülen hak yoksunlukları uygulanırken, 15.04.2020 gün ve 31100 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesi ile 5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinde yapılan değişikliğin infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle … 24. Asliye Ceza Mahkemesinin, 30.06.2016 tarihli ve 2016/619 Esas, 2016/1232 Karar sayılı kararında sanık müdafîî tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden temyiz sebeplerinin reddiyle hükümlerin, Tebliğname’ye uygun olarak ONANMASINA, dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 07.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.