Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2021/8377 E. 2023/1448 K. 22.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/8377
KARAR NO : 2023/1448
KARAR TARİHİ : 22.03.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 305. maddesi uyarınca temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260/1. maddesi gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310. maddesi uyarınca temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317. maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının, 08.01.2015 tarihli ve 2015/1291 Esas numaralı iddianamesi ile sanık hakkında, yağma suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 148/1, 53, 63. maddeleri uyarınca cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
2. İstanbul Anadolu 10. Ağır Ceza Mahkemesinin, 07.06.2016 tarihli ve 2015/16 Esas, 2016/355 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında hırsızlık suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 142/2-b, 62, 53 ve 63. maddeleri gereğince 4 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına, tutuklulukta ve gözaltında geçirdiği sürelerin cezasından mahsubuna karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz isteği; suçun basit hırsızlık olduğu, sanığın pişman olarak şikâyetçiye ait çantadan hiçbir şey almadan çantayı iade ettiği, bu nedenle etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasının gerektiği, şikâyetçinin mahkeme huzurunda ifadesinin alınmadığı, şikâyetçiye ve sanığa zararın giderilmesi hususunda soru sorulmadığı, sanığın serbest bırakıldıktan sonra şikâyetçinin zararını ödediği, eksik incelemeyle verilen hükmün hukuka aykırı olduğuna ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1.Mahkemece; şikâyetçinin 22.12.2014 günü saat 15:30 sıralarında tek başına alt geçide doğru yürüdüğü sırada, arkasından yaklaşan sanığın bir anda şikâyetçinin sol elinde asılı tuttuğu, içerisinde 1.200,00 TL, 1 adet Iphone 3 marka ve 2 adet Samsung marka cep telefonları ve şarj aletleri ile makyaj malzemelerinin bulunduğu deri el çantasını çekip aldığı, bu sırada şikâyetçinin de çantasını bırakmadığı için düştüğü, ancak sanığın çantayı almayı başardığı ve kaçtığı, çaldığı eşyalardan cep telefonlarını aldıktan sonra diğerlerini kendisini kovalayan vatandaşlardan kurtulmak için yakındaki bir binanın bahçesindeki yangın merdiveni altındaki el arabasına daha sonra gelip almak amacı ile bıraktığı, ancak polise haber verilmesi üzerine eşyalardan şikâyetçiye ulaşılıp teslim edildiği, sanığın ertesi gün geldiğinde bu eşyaları bulamadığı, olay sonrasında çevredeki güvenlik kamerası görüntülerini inceleyen polis ekiplerinin eşkalini belirledikleri sanığı aynı bölgede gezinirken yakaladıkları, sanığın aşamalarda ikrarda bulunduğu, şikâyetçinin adlî raporunda, sağ el bileği medialinde subjektif hassasiyet bulgusu dışında objektif travmatik lezyon bulunmadığının belirtilmesi, kamera görüntülerinde de sanığın çantayı çekip alarak kaçtığının belirtilmesi karşısında sanığın eyleminin şikâyetçiye yönelmiş bir cebir niteliğinde olmayıp eşyaya yönelik cebir olduğu ve bu nedenle eylemin yağma olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı, şikâyetçinin cep telefonlarının hala ele geçirilememiş olması ve sanığın diğer eşyaları daha sonra almak üzere saklaması nedeni ile etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı kabul edilmiştir.
2. Sanık aşamalardaki savunmalarında; üzerine atılı hırsızlık suçunu ikrar etmiş, çantayı alıp kaçtığını, şikâyetçinin sürüklenmediğini, kaçarken çantayı attığını, daha sonra tekrar çantayı almak için gittiğinde çantayı bulamadığını beyan etmiştir.
3. Şikâyetçinin adlî raporu ve 26.12.2014 tarihli CD izleme tutanağı dosya içerisinde olup, Mahkemenin kabulü ile uyumludur.
4. Sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 142/2-b. maddesinin uygulanması ihtimaline binaen sanığa ek savunma hakkı verilmiştir.
IV. GEREKÇE
1. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, sanığın savunmalarındaki olay günü şikâyetçinin elindeki çantayı alıp kaçtığına dair ikrarı, şikâyetçinin soruşturma aşamasında alınan ifadesi, 26.12.2014 tarihli CD izleme tutanağı, 29.12.2014 tarihli teslim ve tesellüm tutanağı ve tüm dosya içeriğine göre eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfının doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri reddedilmiştir. Ancak;
2. Sanığın suç tarihinde yolda yürüyen şikâyetçinin elindeki çantayı alıp kaçtığı, çantanın içinden cep telefonu ve bir miktar parayı aldığı, peşinden vatandaşların koştuğunu farketmesi nedeniyle çantayı daha sonra gelip almak üzere bir apartmanın bahçesindeki el arabasına bıraktığı, kolluk görevlilerince çevrede yapılan araştırma üzerine çantanın bulunarak şikâyetçiye tesliminin sağlandığı, çantanın iadesine ilişkin sanık tarafından gerçekleştirilmiş rızai iadenin olmadığı ancak, sanığın kovuşturmada 23.02.2015 tarihli duruşmada alınan savunmasında şikâyetçinin zararını karşıladığını beyan ettiği, aynı duruşmada hazır olan ve sanığın arkadaşı olduğunu beyan eden İlhan Işık isimli kişinin şikâyetçi ile görüşerek zararını karşıladığını beyan ettiği, şikâyetçinin kovuşturma aşamasında dinlenmediği ve çalınan telefonu ve paraya ilişkin zararının giderilip giderilmediğinin sorulmadığı, sanık müdafiinin de temyiz dilekçesinde zararın giderildiğine dair beyanda bulunduğunun anlaşılması karşısında, şikâyetçiden, sanık veya yakınları tarafından zararının giderilip giderilmediğinin, giderilmiş ise ne zaman giderildiğinin, zarar gideriminin bulunması halinde gerçekleşen kısmî iade nedeniyle sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına rızasının bulunup bulunmadığının sorulması, rızanın da bulunduğunun tespiti halinde, kovuşturma başlamadan önce kısmi iadede bulunulmuş ise 5237 sayılı Kanun’un 168/1-4. maddesinin uygulanması, aksi halde aynı Kanun’un 168/2-4. maddesinin uygulanması gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi nedeniyle, sanık hakkında kurulan hüküm hukuka aykırı bulunmuştur.
3. Sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinde öngörülen hak yoksunlukları uygulanırken, 5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihinde yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı kararı nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının, 15.04.2020 tarihli ve 31100 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesi ile 5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinde yapılan değişikliğin infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde 2. numaralı bentte açıklanan nedenle İstanbul Anadolu 10. Ağır Ceza Mahkemesinin, 07.06.2016 tarihli ve 2015/16 Esas, 2016/355 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321/1. maddesi gereği BOZULMASINA, dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 22.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.