Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2021/8246 E. 2023/995 K. 02.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/8246
KARAR NO : 2023/995
KARAR TARİHİ : 02.03.2023

MAHKEMESİ:Asliye Ceza Mahkemesi

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 305. maddesi uyarınca temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260/1. maddesi gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310. maddesi uyarınca temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317. maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1…. Cumhuriyet Başsavcılığının 04.05.2015 tarihli ve 2015/892 numaralı iddianamesiyle sanık hakkında kasten yaralama, konut dokunulmazlığının ihlâli ve tehdit suçlarından 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2, 86/3.a, 116/4, 106/1-1.cümle ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.
2…. 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 31.03.2016 tarihli ve 2015/318 Esas, 2016/394 Karar sayılı karar ile sanığın tehdit suçundan beraatine, konut dokunulmazlığının ihlâli suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 116/4, 62, 53 ve 58. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, kasten yaralama suçundan Aynı Kanun’un 86/2, 86/3-a , 62, 53 ve 58. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz talebi özetle; sanığın mahkûmiyetine ilişkin delilin olmadığı, beraatine karar verilmesi gerektiğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1.Şikâyetçi .’in sanığın öz çocuğu olup ayrı yerde ikamet ettiği, sanığın olay günü saat 01:30 sıralarında şikâyetçinin evde bulunmadığı sırada Sultan’ın bulunduğu şikâyetçiye ait ikamete gelerek evin kapısının kilidini kırdığı ve eve girdiği, sonrasında . ile konuşarak evden ayrıldığı, .’ın olanları .’a anlatmak amacıyla çalışmakta olduğu işyerine gittiği, olanları anlattığı esnada sanık …’in .’ın … yerine geldiği, Cihan’a tekme ve yumruklarla saldırdığı, bu durumun olay tanığı . tarafından da doğrulandığı, alınan doktor raporuna göre şikâyetçinin yaralanmasının . ile giderilebilir olduğunun belirtildiği, her ne kadar sanık üzerine atılı suçlamaları kabul etmemiş ise de, müştekinin yaralandığına ilişkin doktor raporu dikkate alındığında sanığın yaralama eyleminde bulunmadığı yönündeki savunmasına itibar edilmediği, yine konut dokunulmazlığının ihlâli suçu yönünden şikâyetçinin soruşturma aşamasında alınan beyanlarında kapının kilidinin kırıldığı yönündeki beyanının kolluk tutanağıyla da desteklenmiş oluşu ile sanığın olay günü şikâyetçiye ait eve gittiği yönündeki beyanı da dikkate alındığında sanığın konut dokunulmazlığının ihlâli suçunu işlemediği yönündeki savunmasına itibar edilmediği, Mahkemece kabul edilmiştir.
2. Sanık suçlamayı kabul etmemiş, tanık olarak dinlenen … kolluktaki ifadesinde, sanığın şikâyetçiye yumruk attığını beyan ettiği halde mahkemede, sanığın şikâyetçiye vurduğunu görmediğini, tanık .kolluktaki ifadesinde, sanığın oğlunun kapı kilidini kırdığını, ardından oğlunun işyerine gelerek onu darbettiğini beyan etmiş, mahkemedeki ifadesinde ise, sanığın kapıyı kırmadığını ve oğlunu darbetmediğini beyan etmişlerdir.
3.Şikâyetçi aşamalardaki ifadelerinde, sanığın kendisini darbettiğini ve kapıyı kırdığını bildirmiştir.
4. Olay yeri inceleme raporu, doktor raporu, sanığa ait adli sicil kaydı ve nüfus kayıt örneği dosya içerisine alınmıştır.
IV. GEREKÇE
A- Konut dokunulmazlığının ihlali suçu yönünden
5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihinde yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı kararı nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının, 15.04.2020 gün ve 31100 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesi ile TCK’nın 53. maddesinde yapılan değişiklikle birlikte infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüş, tanıklar kollukta vermiş olduğu ifadelerinde olayı doğrular iken, mahkemede farklı yönde beyanda bulunmuş iseler de; şikâyetçinin aşamalardaki istikrarlı beyanı, olay yeri inceleme raporu ile tespit edilen kapıdaki kırığın, tanığın olayın hemen ardından verdiği ifade ile örtüştüğü ve alınan doktor raporu, bir bütün halde değerlendirildiğinde, mahkemenin kabulünde hukuka aykırılık saptanmamış, yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiştir.
B- Kasten yaralama suçu yönünden
5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihinde yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı kararı nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının, 15.04.2020 gün ve 31100 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesi ile TCK’nın 53. maddesinde yapılan değişiklikle birlikte infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüş, yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiştir. Ancak; . 24.10.2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun’un 24. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 251. maddesinde Basit Yargılama Usulü düzenlenmiş olup, bu düzenlemenin uygulanmasıyla ilgili olarak, CMK’ya 7188 sayılı Kanunla eklenen geçici 5/1-d maddesinde yer alan “hükme bağlanmış” ibaresinin, Anayasa Mahkemesinin 14.01.2021 tarihli ve 2020/81 E., 2021/4 K. sayılı kararıyla “basit yargılama usulü” yönünden Anayasa’nın 38. maddesine aykırı görülerek iptaline karar verilmesi karşısında, temyiz incelemesi yapılan ve 5271 sayılı Kanun’un 251/1. maddesi kapsamına giren suç yönünden; Anayasa’nın 38. maddesiyle 5237 sayılı Kanun’un 7. ve 5271 sayılı Kanun’un 251. maddeleri gereğince yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması, nedeniyle anılan hüküm hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
A- Konut dokunulmazlığının ihlâli suçu yönünden
Gerekçe bölümünün (A) bendinde açıklanan nedenlerle … 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 31.03.2016 tarihli ve 2015/318 Esas, 2016/394 Karar sayılı kararında sanık müdafii tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık müdafiinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükümlerin tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA,

B- Kasten yaralama suçu yönünden
Gerekçe bölümünün (B) bendinde açıklanan nedenlerle … 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 31.03.2016 tarihli ve 2015/318 Esas, 2016/394 Karar sayılı kararında sanık müdafiinin temyiz istemleri yerinde görüldüğünden sanık hakkındaki kasten yaralama suçundan kurulan hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321. maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, BOZULMASINA,
dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 02.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.