Yargıtay Kararı 2. Ceza Dairesi 2021/8215 E. 2023/1071 K. 07.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/8215
KARAR NO : 2023/1071
KARAR TARİHİ : 07.03.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Konut dokunulmazlığının ihlâli, kasten yaralama

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 305. maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260/1. maddesi gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310. maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317. maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1…. Cumhuriyet Başsavcılığının 30.06.2015 tarihli ve 2015/332 Esas, 2015/330 İddianame numaralı iddianamesi ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 116/1, 86/2, 86/3-e, 58. maddeleri gereğince cezalandırılması ve 53. maddesindeki hak yoksunluklarına hükmedilmesi talebiyle kamu davası açılmıştır.
2. … 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 12.11.2015 tarihli ve 2015/421 Esas, 2015/1110 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kasten yaralama suçundan 5237 sayılı Kanunu’nun 86/2, 86/3-e, 62. maddeleri gereğince 7 ay 15 gün hapis cezasına, konut dokunulmazlığının ihlâli suçundan 5237 sayılı Kanun’un 116/1, 62, 53, 58. maddeleri gereğince 5 ay hapis cezasına, hak yoksunluklarına ve cezaların mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz isteğinin, kaza ile vurduğu olayın bir anda olduğu ve beraat etmesi gerektiğine TCK’nın 50, 51 veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Sanık …’ın katılan …’un damadı olduğu, olay günü sanık …’un ailevi meselelerden dolayı rıza bulunmaksızın katılan …’in ikametine girdiği, ikamete rıza dışı girdikten sonra sopa ile katılan …’in kafasına vurduğu, bu vurma neticesinde katılan …’in doktor raporunda da belirtildiği üzere basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralandığı, mahkemece sanık …’un savunmasının dosya kapsamı ve katılanın yaralanması da dikkate alındığında kendisini suçtan kurtarmaya dönük olduğu, müsnet suçlardan dolayı cezalandırılması gerektiği kabul edilmiştir.
IV. GEREKÇE
Sanık eve gittiğini, ancak yanlışlıkla sopa ile kayınvalidesine vurduğunu beyan etmiş ise de; katılanın sanığın zorla eve girip kendisine sopa ile vurduğunu beyan etmesi, dosyadaki diğer sanıkların beyanları ve adli rapora göre de, eylemin sabit olduğu belirlenmekle, sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kurulmasında bir isabetsizlik görülmediğinden, hükümde bu yönde hukuka aykırılık bulunmamıştır. Mahkemece sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 62. maddesi gereğince indirim yapıldığı ve aynı Kanun’un 51. ve 50. maddeleri ile 5271 sayılı Kanun’un 231/5-6. maddelerinin uygulanmamasında, sanığın engel sabıkası bulunduğu anlaşıldığından, hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinde öngörülen hak yoksunlukları uygulanırken, 15.04.2020 gün ve 31100 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesi ile 5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinde yapılan değişikliğin infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüş, yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin belirlendiği anlaşıldığından, sanığın diğer temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir. Ancak,
Sanık hakkında kasten yaralama ve konut dokunulmazlığının ihlâli suçları yönünden, 24.10.2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 17.10.2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile düzenlenen 5271 sayılı Kanun’un 251. maddesindeki “Basit Yargılama Usulü”nün uygulanmasıyla ilgili olarak, 7188 sayılı Kanun’un 31. maddesiyle 5271 sayılı Kanun’un eklenen geçici 5/1-d maddesi ile “01.01.2020 tarihi itibariyle kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz” şeklinde sınırlama getirilmiş ise de; Hükümden sonra, 19.08.2020 tarihli ve 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas, 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile yukarıda anılan geçici madde 5/1-d’de yer alan “Kovuşturma evresine geçilmiş” ibaresinin, bilahare 16.03.2021 tarihli ve 31425 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 14.01.2021 tarihli ve 2020/81 Esas, 2021/4 Karar sayılı iptal kararı ile de yukarıda anılan geçici madde 5/1-d’de yer alan “Hükme bağlanmış” ibaresinin aynı bentte yer alan, “Basit yargılama usulü” yönünden Anayasa’nın 38. maddesine aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir. 5271 sayılı Kanun’un 251/3. maddesinde “Basit yargılama usulü uygulanan dosyalarda sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir” şeklindeki düzenleme gereği maddi ceza hukuku anlamında sanık lehine sonuç doğurmaya elverişli olması nedeniyle, temyize konu ve aynı Kanun’un 251/1. maddesi kapsamına giren, 5237 sayılı Kanun’un 86/2, 86/3-e, 116/1. maddelerindeki suçlar yönünden, aynı Kanun’un 7. ve 5271 sayılı Kanun’un 251. maddeleri uyarınca yeniden değerlendirilme yapılmasında zorunluluk bulunduğu tespit edilmiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle… 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 12.11.2015 tarihli ve 2015/421 Esas, 2015/1110 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321. maddesi gereği, BOZULMASINA, dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 07.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.