YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/8138
KARAR NO : 2023/903
KARAR TARİHİ : 28.02.2023
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 305. maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260/1. maddesi gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310. maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317. maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. … Cumhuriyet Başsavcılığının 25.03.2015 tarihli ve 2014/139222 Soruşturma, 2015/13116 Esas numaralı iddianamesi ile sanık hakkında hırsızlık suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/2-h, 43 ve 53/1. maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi talebiyle kamu davası açılmıştır.
2. … Asliye Ceza Mahkemesinin, 12.05.2016 tarihli ve 2015/227 Esas, 2016/242 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında hırsızlık suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 142/2-h, 35/2, 43/2, 62/1 ve 53. maddeleri uyarınca 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan Vekilinin Temyiz Sebepleri;
1. Yerel mahkemenin ceza tayin ederken 5237 sayılı Kanun’un 43/1. maddesinin uygulanması gerektiğine,
2. Yerel mahkemenin ceza tayin ederken alt sınırın uygulanmasına karar vermesinin hatalı olduğuna,
3. Sanığın çelişkili ifadeler vermesi nedeniyle, hakkında iyi hali nedeni ile 5237 sayılı Kanun’un 62/1. maddesi uyarınca indirim uygulanmaması gerektiğine, ilişkindir.
B. Sanık ve Müdafiinin Temyiz Sebepleri;
Hükmü temyiz etme iradelerinden ibarettir.
III. OLAY VE OLGULAR
1. Sanığın kamera kayıtlarına göre 29.09.2014 tarihinde saat 09.21 ve 09.23 arasında suça konu içkileri çantasına koyarak işyerinden ayrılmaya çalışırken katılan tarafından yakalanması üzerine eylemin teşebbüs aşamasında kaldığı tespit edilmiştir.
2. Sanığın, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediği belirlenmiştir.
3. Kolluk tarafından 30.09.2014 tarihinde tanzim olunan Görüntü İzleme Tutanağında, sanığın 29.09.2014 tarihinde saat 09.21 ve 09.23 arasında suça konu içkileri yanında bulunan çantalara gazeteye sararak koyduğu, belirtilmiştir.
4. 16.12.2015 tarihli Bilirkişi raporunda, “erkek bir şahsın girdiği ve orada bulunan bir dolabı açtığı, dolap içerisinden şişeler çıkararak kağıtlara sarıp bir çantaya yerleştirdiği, kamera saatiyle 09.23’te çantayı alarak kamera açısından çıktığı, saat 09.39.29’da iş yeri çalışanı olduğu anlaşılan bir şahsın iş yeri girişindeki bir masada bulunan bir çantanın içerisinden bir şişe çıkarıp kameranın olduğu yere doğru gösterdiği,” belirtilmiştir.
5. 27.04.2016 tarihli Ek Bilirkişi raporunda, ” kamera kayıtlarının farklı kameralara ait olduğu ve video dosyalarında herhangi bir atlamanın bulunmadığı” tespit edilmiştir.
6. Katılan daha önce de iş yerinden içkilerinin çalındığını ve sanık tarafından yapıldığını iddia etmiştir.
IV. GEREKÇE
A. Katılan Vekilinin Temyiz Sebepleri Yönünden
1. 5237 sayılı Kanun’un 43/1. Maddesinin Uygulanması İstemi Yönünden
Sanığın, ayrıntılarına Olay ve Olgular Başlığında (3,4,5) numaralı paragraflarda yer verilen evraklara göre 29.09.2014 tarihli eyleminin sabit olduğu, katılanın daha önce de işyerinden sanık tarafından hırsızlık yapıldığı iddiasını destekleyen kamera kaydı, görgü tanığı gibi her türlü şüpheden uzak ve kesin delilin bulunmadığına dair mahkemenin kabulünde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
2. Temel Cezanın Belirlenmesine İlişkin Temyiz İstemi Yönünden
Sanığın 14 adet rakı çalmasına ilişkin 29.09.2014 tarihli eylemi sabit görülerek kurulan hükümde mahkeme tarafından “olayın özelliğine, meydana gelen zararın miktarına, suça konu eşyanın değerine göre” şeklindeki gerekçeyi içeren temel cezanın alt sınırdan belirlenmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
3. Takdirî İndirim Nedeni Yönünden
Sanığın suç tarihinde sabıkasız olduğu, Mahkemece de, sanığın duruşmadaki iyi hali dikkate alınarak hakkında kurulan hükümde, 5237 sayılı Kanun’un 62/1. maddesi gereği takdirî indirim nedeni uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediğinden, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
B. Sanık ve Müdafii ile Katılan Vekilinin Diğer Temyiz Sebepleri Yönünden
1. 5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihinde yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı kararı nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının, 15.04.2020 gün ve 31100 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesi ile 5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinde yapılan değişiklikle birlikte infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
2.Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, 29.09.2014 tarihli eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfının doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık ve müdafii ile katılan vekilinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle … Asliye Ceza Mahkemesinin, 12.05.2016 tarihli ve 2015/227 Esas, 2016/242 Karar sayılı kararında sanık ve müdafii ile katılan vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık ve müdafii ile katılan vekilinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak ONANMASINA, dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 28.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.